SEKIZ YIL SONRA, SEKIZ SAAT BOYUNCA FIONA APPLE: FETCH THE BOLT CUTTERS

Bu dönemde elbet, asıl derdi kahramanlık olmayan, belki de sırf bu yüzden talip olmadığı bir “kurtarıcı” rolünü üstlenecek bir müzisyen, bir yazar ya da bir sanatçı çıkacak. Tanıdık bir ses; bir süredir sessiz kalmış bir isim varlığını hatırlatıp el verecek. Tam herkesin, ezberden, en kör noktasından, sonsuz bir sıkıcılıkla, aynı cümleyi/fikrini tekrar ettiği noktada birinin aklına ne esiyorsa, ağzına ne geliyorsa, söyleyeceği tutacak. Kayıt sırasında deliliği tutacak. Bunu da içinde tutmayacak, olduğu gibi bırakmakta sakınca görmeyecek. Sesi hem tanıdık hem yeni gelecek. Sessizce delirecek. Deliliği o kadar aşina gelecek ki bize nasıl deliremediğimizi hatırlatacak. Yazmaya üşendiğimiz günlüğü elimizden alıp besteleyip önümüze koyacak. Hiç kimse izlemiyormuş gibi mutfakta dans edecek. Hiç kimse dinlemiyormuş gibi bedeniyle çıkarabildiği tüm sesleri kaydedecek. Pop adı altında deneysel caz yapacak. Caz gibi gösterip protest bir rock çığlığı atacak. Hepsini bizimle, olduğu haliyle, paylaşma cüreti gösterecek. Fikrini en çiğ haliyle koyacak masanın ortasına. Gürültü çıkarmakta bir sakınca görmeyecek. Bizi zorlayacak haliyle. Dinlerken de dinlediğimizi yazıya dökmeye çalışırken de…

Amerikan bağımsız müzik sahnesinin hem gülü hem dikeni Fiona Apple’ın şu an yaptığı ve sekiz yıl aradan sonrası çıkardığı ilk albüm, “Fetch The Bolt Cutters”ın hisettidiği tam olarak budur.

2020 yılında insan sesiyle müzik enstrümanları, en doğal formda, nasıl bir arada kullanılmalı sorusuna verilmiş bir yanıt gibi.

Olağanüstü zamanların olağanüstü birkaç başyapıtı olması gerekiyordu. İlki cepte.