TALİSA’DAN WHIMSY (TUHAF)

Bu kelimeyle en son ne zaman karşılaştın?

Her gün diyebilirim. Günlük hayatıma her daim biraz tuhaflık katmaya çalışıyorum. Oyuncu bir enerjiye ve iyi bir mizah anlayışına yakın olmayı çok önemsiyorum.

Bu kelime sende ne tür duygular uyandırıyor?

Bu kelimeyi duyunca aklıma ilk gelen bir kişi teyzem Aylin. Kendisi tanıdığım en oyuncu ve tatlı tuhaf insandır. Çocukluğumda büyük ninemle çok yakındım. Onunla geçirdiğim zamanlar aynı zamanda yaşlılık ve birini kaybetme kavramlarıyla ilgili hatırladığım ilk deneyimler. Fakat o dönemden aklımda kalan en net anı teyzemin büyük ninem dahil herkesi kahkahalara boğma becerisiydi. Teyzemden pozitif duyguların gücünü ve zor zamanlarda bile ne kadar bulaşıcı olduğunu öğrendim.

Bu kelime seninle ve yaptığın işlerle ne kadar bağlantılı?

Markanın logosundan tutun da ürünlere verdiğim kelime oyunlu isimlere kadar yaptığım her şeyin içinde bir tutam tuhaflık var. St. Pia ismi bile çocukluğumda yaptığım yanlış telaffuza dayanıyor. İnsanların yüzünde bir tebessüm yaratmak ve markayla olan ilişkilerinden zevk almak adına eğlenceli sunumlar ve kelime oyunları kullanmaya çalışıyorum.

Bana göre, çalıştığım alanda ‘tuhaf’ kelimesi cesur ve serbest olabilmeyi de temsil ediyor. Konunun bağlamını bir kenara koyarsak, ürün tasarımında ve sunumunda çeşitli konulardan ilham almak parçalara bir derinlik ve özgün bir hikâye katma fırsatı veriyor ki bu bir tasarımcı için çok tatmin edici.

St. Pia’nın Hikayesi

‘’Londra’da önce öğrenci, daha sonra takı tasarımcısı ve üreticisi olarak geçirdiğim on iki yılın ardından edindiğim becerileri gerçek sevdam olan hayvanlarla çalışma isteğiyle birleştirmeye karar verdim. Esas amacım lüks ve değerli maden sektöründe çalıştığım sürede geliştirdiğim detaycı yaklaşımı ve zarif tasarım disiplinini evcil hayvan ürünleri endüstrisine aktarmaktı. Markama isim bulurken çocukken yaşadığım evin önünde bulunan mitolojik tanrıça Soteria mozaiğinden esinlendim. Aslında mozaik üzerindeki yazıtta ‘cwth pia’ yazmasına rağmen çocuk aklımızla onu ‘saint pia’ olarak yorumlamıştık. Zaman içinde bu mozaik bende aile, güven ve aidiyet hislerini temsil eder hale geldi, dahası sevgili köpeğim Pia’nın ona çok yakışan adına esin kaynağı oldu. Markanın logosunu tasarlarken Terrier cinsi sevgili köpeğimin çılgın ve sevilesi karakterini bu mozaiğin zamansız dokusuyla bir arada yansıtmaya çalıştım.’’

St. Pia’yı diğerlerinden ayıran nedir?

‘’Ürünlerimiz evcil hayvanlara ve onların ‘insanlarına’ hitap ediyor. St. Pia’nın hedefi köpeklerin mutlulukla kuyruklarını sallamalarını, insanların da gülümsemesini sağlamak. Bu hedefe ulaşmak için kriterlerimiz zarif tasarım, yaratıcı sunum ve kalitesi yüksek ürünler. Etrafta sayısız evcil hayvan ürünü markası var fakat bunların çok küçük bir kısmı ürünlerinin oturma odası veya mutfakta sürekli olarak göz önünde olduğunda nasıl gözüktüğü konusuna kafa yoruyor. Ben şahsen ucuz malzemeden, büyük miktarlarda üretilmiş ruhsuz ürünlerden bıkmıştım. İşin aslına bakarsanız konu kalite olduğunda hayvanlar insanlar kadar seçici davranabiliyor. İşte bu nedenle bizim kullandığımız mobilyalarda sere serpe yatmaya, hatta kişisel eşyalarımızı çiğneyip parçalamaya bayılıyorlar. Biz tüm ürünlerimizde insan kullanımına uygun malzemeler tercih ediyoruz dolayısıyla çocuklara da hiçbir zararı yok. ‘Slow Movement – Yavaş Hareket’ ideolojisine uygun biçimde çalışıyor olmaktan gurur duyuyoruz – yani, tüm faaliyetlerimizde çevreyi gözeten üretim yöntemleri ve malzemeleri kullanıyoruz. Yüksek miktarda stok da tutmuyoruz. Aslına bakarsan ürünlerimizin çoğu sınırlı üretim sayılır.’’

Yardıma muhtaç hayvanlarla ilgilenmek.

“St. Pia’nın yolculuğu henüz yeni başlıyor o nedenle bu işe ayırdığımız her kuruşun doğrudan yardıma muhtaç patilere ulaşıyor olması çok büyük önem taşıyor. İşte bu nedenle yaşadığımız şehrin yakınlarındaki sahipsiz hayvanlara düzenli olarak gıda ve veterinerlik hizmetleri sağlıyoruz. Bunun yanında kendi hayvan sahiplendirme programımız var. Bu kapsamda mümkün olan en yüksek sayıda hayvanı tedavi ediyor ve onlara güvenli bir yuva bulmaya çalışıyoruz. İnternet sitemiz yayına geçtiğinden beri geçen iki aylık süreçte 500 kilodan fazla mama dağıttık, iki köpeği kısırlaştırdık, üç köpeği de ormanda yaşamaktan kurtardık. Bunlardan birini sahiplendirdik bile. Diğer ikisi de tedavilerinin tamamlanmasının ardından aynı şekilde sahiplendirilecek. Aynı zamanda, ülkenin değişik yerlerinde faaliyet gösteren, tanıdığımız ve güvendiğimiz gönüllülerle iş birliği içindeyiz.’’

Geleceğe yönelik planlar

‘’St. Pia projesinin üç temel meselesi var: ev ortamında mutlu ve sağlıklı patiler, neşeli sahipler ve sonuncu fakat en önemlisi sevgi dolu evi olmayan hayvanlara yardımcı olacak kalıcı çözümler bulmak. Demek istediğim ilgi bekleyen pek çok konu var. Gelecekte ulaşacağımız noktanın ne olacağı konusunda herhangi bir öngörüde bulunmak için biraz erken olduğunu düşünüyorum. Enerjimizi ve ilgimizi bekleyen, bizi yaratıcı ve entelektüel anlamda motive eden daha pek çok konu var. St. Pia’nın kurucusu olarak hayalim istikrarlı ve sağlıklı bir büyüme grafiği yakalamak ve nihayetinde kendi kendine yetebilen ve gezegenimize nazik davranan başarılı bir şirket haline gelmek.’’