ZEN Yazı Dizisi: Ses Terapisi

Son yıllarda herkes bu konuları her zamankinden daha çok konuşuyor. Bazıları bu konuları alternatif olarak değerlendirirken kimileri bu metot ve pratiklerin hayatlarını dönüştürdüğünü ve yeni kapılar açtığını söylüyor. Herkesin bu konulara dair durduğu yer bir etmenler bileşkesi ve kişinin kendi deneyimiyle sabit orantılı. Sanayi313 PAPER için hazırlanan üç bölümlük bu yazı dizisinde; Nefes, Ses ve Çiçek terapisi hakkında; konularının uzmanları ile The Bodrum Edition Zen Weekend kapsamında yapılan söyleşileri okuyacaksınız. Serinin ilk yazısında ses terapisti Rida Kıraşı var.

Can Remzi Ergen: Rida kendini yaptığın işten bağımsız olarak nasıl tanımlarsın?

Rida Kıraşı: Ne güzel bir soru sordun; ben de bu sorunun cevabını arıyorum. Son iki aydır bu soru için yaptığım tanım şöyle: ‘Benim bütün koşullandırmalarımın ötesindeki halim’. Ve aslında bunun tam bir tanımı yok. Kadın değil, erkek değil, bir yaşı yok. Bu farkındalığı bedenimde tutmaya çalışıyorum. Ses terapisti olduğumdan beri kendimi işimle tanımlamış buldum ancak bu biraz da spiritüel ego dediğimiz duurm. Ben şu an sadece sevmeyi arıyorum: her şekilde, herkesi, kendimi, her halimle. Dolayısıyla bu bir arayış.

CRE: Burada geçirdiğimiz süre boyunca Zen kelimesini çok kullandık. Zen senin için ne demek?

RK: Zen sadeliğin ve özün ortaya çıkması demek. Yaşamın akışının içinde sadelikle ve kendiliğinle var olma hali.

CRE: Peki insan o ‘olma’ haline nasıl erişiyor?

RK: Kendi içindeki yaşamla dışarıdaki yaşamı birleştirebildiğinde oluyor bence. Şu an hem önümüzde duran denizdeki dalgaları görerek hem de bu söyleşiyi yaptığımız sırada seninle ilişki kurarak. Böylece şu an akan hayatın içinde kendimle beraber akabiliyorum. Tabii buna sinir sisteminin izin vermesi gerekiyor.

CRE: O zaman belli bir tanımı yok ama kendi içinde kendisi için bir tanımı var diyebilir miyiz?

RK: Zaten bu konuların en büyük paradoksu, bu bilinç için de geçerli, onu tanımlamaya başladığın zaman ondan uzaklaşıyor olman. O yüzden tanımlanamayan olarak geçiyor çünkü tanımlarsan farkındalığı bir yere kısıtlamış oluyorsun.  Bu zen kelimesi için de geçerli. ‘Bu budur’ çok tehlikeli bir yaklaşım olabilir. Diğer yandan kendi tanımın için kendi otoriten sensin, biri en fazla bu yolda sana ışık tutabilir.

CRE: Rida sen ses terapisi yapıyorsun, bize işini anlatabilir misin, tam olarak nedir bu ses terapisi?

RK: Nefes terapisti olmadan önce farklı meditasyon teknikleri çalıştım. Ardından bu işin bilimsel kısmını öğrenmek adına “British Academy of Sound Therapy’ye” gittim. Bütün bu konuyu bir cümleyle özetleyebilseydim ‘Beyin dalgaları senin nasıl bir hayat yaşadığını özetler.’ derdim. 13 ile 30 hertz arasındaki dalga bölmesine Beta dalgası deniyor. Örneğin sen şu an bana sorular soruyorsun, aynı zamanda saati kontrol etmen gerekiyor. Büyük ihtimalle seni limitlerde tutan Beta beyin dalgasındasın.

Meditasyon yaptıklarında, beyinlerinde ne olduğunu anlamak için Budist rahiplerle bir araştırma yapıyorlar ve beyinlerinde gerçekleşen iki bulguya varıyorlar. Beyindeki “gri madde” (görme, duyma, hafıza, duygular, konuşma, karar verme ve kendini kontrol etme gibi duyusal algıya dahil hücre) artıyor ve beyin dalgaları betadan alfa (8-12) ve tetaya (4-8) inebiliyor. Biz beyin dalgalarımızı düşürebildiğimizde vücut kendini onarabiliyor ve yenilenebiliyor.

Ses terapisinde, bedenimizdeki duygusal, zihinsel ve ruhsal yapıyı yumuşatmak için ses dalgalarını kullanıyoruz. Ses terapisi beyin dalgalarını düşürerek seni daha sakin bir yere getiriyor. 45 dakika süren terapi boyunca, senin bedenine dair bana söylediğin farkındalıklara ve sıkıntı yaşadığın yere uygun frekansları ve enstrümanları seçip o bölgelere ses yöneltiyorum.

Beyin alfa ve teta’ya indiği zaman biz sorunlara daha farklı bakabiliyoruz. Einstein’ın çok sevdiğim bir sözü var, ‘Bir sorunu onu yaratan bilinç seviyesiyle çözemezsin’.

CRE: Ses terapisi … yapabilir deseydik bu boşluğu nasıl doldururdun?

RK: Ses terapisi bedenin stres yükünü azaltan bir yöntem. Bilimsel olarak beyin dalgaları düştüğü zaman vücut o stresi atıyor. Bir yandan da ses terapisi bize kim olduğumuzu hatırlatıyor. Ve burası çok başka bir yere gidiyor; terapide kullanılan gong sesi anne karnında duyduğumuz sese benziyor. Biz insanlar kelimelerle birbirimizi manipüle ediyoruz. Sevgi desek senin sevgi anlayışın farklı, benimki farklı.

Ses terapisiyle ortaya çıkan titreşim, sözsüz bir iletişim aracılığıyla durumlara başka bir bakış ve çözüm getirebiliyor. Derin bir iyileşme sağlayabiliyor. Ses terapisi vücudun kendi harmonisini hatırlamasına yardımcı oluyor.

CRE: İnsanlar sana ulaşmak isterlerse bunu nasıl yapabilir?

RK: Şu an Kırklareli’nde bir ormanda yaşıyorum. Online çalışmalar yapıyorum, ara ara inzivalar düzenliyorum. Bunlara @soundalatherapy Instagram sayfasından veya ridakirasi.com’dan ulaşabilirler.