RENK! DAHA ÇOK RENK! DESEN! DAHA ÇOK DESEN!
Renkli ve cesur yolculuğuna Londra sokaklarında başlayarak dünyaya desenlerin enerjisini yayan tasarımcı ve sanatçı Yinka Ilori’nin alışılmışın dışındaki dünyasına doğru yolculuğa çıkıyoruz. London Design Museum’da 25 Haziran’a kadar devam edecek olan #ParablesForHappiness sergisiyle rengarenk bir kültürel mirasın nasıl tüm dünyadan insanları mutlu eden bir tasarım anlayışına dönüştüğünü izliyoruz.
Geçtiğimiz haftalarda yaptığım Londra ziyaretinde Ai Wei Wei’nin “Making Sense” isimli sergisini gezmek üzere Design Museum’un kapısından girdiğimde binanın ikinci kattaki ortak alanından yayılan renk ve desenler bana neredeyse oraya neden geldiğimi unutturacaktı. Wei Wei’nin parçalanmış seramiklerine ve tarihi eser sayılan malzemelerden yaptığı iphone kalıplarına doğru ilerlemeden önce adını daha önce hiç duymadığım 37 yaşındaki genç tasarımcı Yinka Ilori’nin insanı hipnotize eden desen ve renk kullanımlarına doğru yürümeye başladım. İkinci katın koridorları boyunca yayılan canlı renkler, pozitif sloganlar ve çocukça sayılabilecek desenler henüz tasarımlarla ilgili metinleri okumadan yüzümde bir gülümseme ve vücudumu kaplayan bir mutluluk hissini tetiklemeye yetmişti.
Nijeryalı bir aileden gelen ve Londra’da doğan Ilori, çok kültürlü bir mahalle olan Islington’da büyüyor. Farklı kültürlerin kesiştiği noktaları tasarım anlayışının merkezine yerleştiren sanatçı, genç yaşta Nijerya’ya yaptığı seyahatlerde aklını başından alan kumaşları, grafik desenleri ve ilk bakışta duygularınızı harekete geçiren renkleri önce Londra sokaklarına daha sonra da dünyaya yayarak ismini duyuruyor.
London Metropolitan University’den mezun olduktan sonra kariyerine mobilya tasarımcısı olarak başlayan ve ikinci el mobilyaları ileri dönüştürerek devam eden Ilori, Marks & Spencer için geri dönüştürülmüş bir ürün çantası da dahil olmak üzere pek çok tasarıma imza atıyor. Zamanla fonksiyonel ürünlere ve mobilyaya olan ilgisini mimari, iç mimari, grafik tasarım, heykel ve kumaş tasarımı gibi pek çok alana yayan tasarımcı, son ürün ne olursa olsun süreç boyunca tasarımı renkli hikayeler anlatmak için bir araç olarak kullanıyor. Sergide karşımıza çıkan yüzün üzerinde fotoğraf, kitap, obje ve mobilyadan oluşan koleksiyon tasarımcının Londra’nın zengin kültürel çeşitliliğini kendi kökleriyle nasıl ustaca birleştirdiğini gözler önüne seriyor.
Kariyerinin en büyük yükselişini kamusal alan ve mobilya tasarımı alanlarında yapan Ilori, Nijerya’da gördüğü kumaşların renkli desenlerini ve ailesinden dinlediği lokal hikayelerden aldığı cümleleri kaldırımlara, duvarlara ve oyun parklarına taşıyor. 2015’te kendi adını verdiği tasarım stüdyosunu kuran çok yönlü tasarımcının kanvaslarından bazıları Canary Wharf’ın ilk basketbol sahası, Somerset House’un avlusu, Nine Elms tren köprüsü, Bank Street parkı ve 2021 Brit Awards sahnesi.
Ilori’nin işleri V&A Dundee, Vitra Design Museum, Guggenheim Bilbao ve New York’ta bulunan Metropolitan Museum koleksiyonlarında yer alıyor. Kamusal alanlar için yaptığı çalışmaların temeline sanat ve tasarımın herkes için erişilebilir olması gerektiği anlayışını yerleştiren Ilori, şehrin sokaklarını bir tuval gibi kullanarak eğlenceli, zeki ve kışkırtıcı imzasını insanları/kültürleri bir araya getiren alan tasarımlarına atıyor. Adidas, Kvadrat, Lego, Meta, Nike, Pepsi, ve SCP gibi global markalar için projeler üreten tasarımcı aynı zamanda NHS Foundation Trust ile birlikte Chelsea, Westminster ve Springfield University Hastane binalarına tasarımlarını armağan ediyor. “Yaptığım çalışmalar her zaman kapsayıcılık ve insanların tasarımdan keyif almaları üzerine olacak.” diyen Yinka Ilori’nin Parables for Happiness sergisi 25 Haziran 2023’e kadar Design Museum Londra’da ziyaret edilebilir.