İSTANBUL HAVALİMANINDA BÜYÜLEYİCİ BİR MOLA
Sanayi313’ün son projesi Kaimakk, Avrupa’nın en işlek ulaşım merkezlerinden biri olan İstanbul Havalimanı Uluslararası Terminalinde hem giden hem de gelen yolcuların geçiş yolu üstünde kaçınılmaz bir konuma kuruldu. Restoran, pastane ve kahveci konseptiyle havaalanının hızlı dünyasında keyifli bir mola yeri olarak tasarlanan yepyeni bir mekân. Benzersiz kimliği ve duruşuyla öne çıkan Kaimakk, “Another Space” kategorisinde, dünya çapında yeme/içme sektörünün tasarım alanındaki en önemli ve etkili yarışması olan 2024 Restaurant & Bar Tasarım Ödüllerine aday gösterildi. Ödül töreni, 31 Ekim gecesi Barselona’da gerçekleşecek.
Sanayi313, Kaimakk’ın planını oluştururken kadim geleneği çağdaş tasarımla harmanlamayı amaçladı. Kaimakk’ın Türk mutfak kültürü, mimarisi ve zanaatkarlığının zenginliğinin güncel bir yansıması olacağı kararlaştırıldıktan sonra, “tekrar ve yeniden” stüdyonun yaklaşımını şekillendiren anahtar kelimeler haline gelerek projenin düzeni, tasarımı ve maddeselliğinde kendini gösterdi. “Minimalist detaylarda maksimalist ifadeler” mantrasına sadık kalan stüdyo, havaalanının telaşlı ortamının aksine, geleneksel Mezopotamya kültüründen aldığı ilhamla modernite arasında net bir diyalog sergileyen ve masalsı bir temayla aşılanmış ışık dolu bir vaha yaratmış oldu.
Stüdyo ekibi proje başlamadan önce, ilk araştırmalarının bir parçası olarak hala antik Mezopotamya medeniyetlerinin izlerini taşıyan Güneydoğu bölgelerine giderek Mardin, Diyarbakır ve Gaziantep illerini birkaç kez ziyaret etti. Kültürel bir pota olan bölgenin özelliklerini anlama amacıyla tarihi ve kutsal yerleri, lokantaları, kahvehaneleri, çarşıları ve dükkanları gezdikten sonra, İstanbul’a döndüklerinde bulgularını modern bir metropolde yeniden hayal ettiler.
Farklı atmosfere ve kullanıma sahip ama yumuşak geçişlerle birbirine bağlanan bölümlerden oluşan ve 527 metrekarelik bir alana yayılan proje bir à la carte restoran, pastane/brasserie, şerbet barı, mutfak ve bir kiosk/paket servis büfesini kapsıyor. Ayrıca yolcuların çalışabileceği çeşitli alanlar da bulunuyor. Sanayi313 bu tasarımıyla rafine olduğu kadar ulaşılabilir de olan bir ortam yaratmayı amaçlarken alan dahilinde tümüyle verimli bir müşteri deneyimi hedefliyor.
Calacatta viola mermeri gibi üstün kaliteli malzemelerin bolca kullanıldığı ve mikro yüzey kaplamalı beton zemin üzerine yerleştirilmiş özel yapım mobilyalarla döşenmiş görkemli mekân, dairesel ve açılı formların yarattığı güçlü görsel kontrast sayesinde hem kadınsı hem de erkeksi bir his yaratıyor.
Ana proje alanından biraz uzakta yer alan kiosk yuvarlak kenarlı üçgen biçiminde ultra-minimal yekpare taştan bir yapı. Tentesi Mardin mimarisinden esinlenilmiş bir sütunla desteklenen kiosk, paket servis siparişleri için paketlenmiş yiyecekler sunmak üzere tasarlanmış ve restoranın hazırlık mutfağı olan üçgen yapının arka tarafına akıllıca bir biçimde gizlenmiş.
Proje alanının merkezinde, etrafı sütunlar ve kemerlerle çevrili dikdörtgen bir alanda yer alan restoranın ana yemek salonunda çeşitli oturma grupları bulunuyor. Alanın her köşesinde, “L” şeklinde yükseltilmiş tezgahlardan oluşan oturma alanları, mekânın tasarım öğelerini incelemek için harika açılar sunuyor. 68 kişilik yemek salonunda ise ortada duran masaların üstlerinde geleneksel olarak yemek servisi için kullanılan sinilerden esinlenilmiş büyük yuvarlak metal tepsiler bulunuyor. Bu alanda yer döşemesinin tamamen mermer mozaikten oluşunun da atmosferin büyüsüne katkı sağlıyor. Restoranın tam ortasında konuşlanan, geleneksel traverten ve üfleme camdan yapılmış olağanüstü çeşme enstalasyonu da ortama huzur dolu bir hava katıyor.
Projenin temel özelliklerinden biri olan mekânsal simetri, en belirgin biçimde pastane/brasserie alanında karşılıklı konumlanmış “L” şeklindeki mermer tezgâhlı ve cam vitrinli servis ve teşhir birimlerinde görülebilir. Mekânı tanımlayan biçimde konumlanan cam vitrinlerin raflarına kat kat yerleştirilmiş tatlı ve tuzlu geleneksel hamur işi çeşitleri, sanki yiyecek enstalasyonlarıymış gibi hayranlık uyandıran şahane bir görüntü yaratıyor.
Osmanlı sosyal hayatında önemli bir rol oynayan çeşmeler, akan suyun doğal bir ses yalıtımı sağlama özelliği olduğundan geleneksel olarak insanların kutlamalar, ziyafetler veya özel sohbetler için bir araya geldiği meydanlara ve köşklerin avlularına inşa edilirdi. Sanayi313’ün tasarlayıp “yaşam/ab-ı hayat çeşmesi” olarak adlandırdığı bu müthiş çeşme, camı su sıçramalarına benzeyen amorf şekillere dönüştüren Türk çağdaş cam sanatçısı Derya Geylani imzasını taşıyor. Çeşmenin traverten gövdesi ise zanaatkar mermer ustası Atalay Kömürcü tarafından elle oyuldu.
Projenin başlıca öğelerinden olan mermer mozaik patika, iç içe geçmiş yıldızlardan oluşan geometrik deseniyle Bin bir Gece Masallarından esinleniyor. Orta Doğu halk masallarından ilhamla tasarlanan ve tamamen el yapımı olan bu çarpıcı patika, mekânın etrafında kıvrılarak ilerleyerek mütevazı bir şekilde müşterilere izleyecekleri yolu gösteriyor.
Daha fazla bilgi için: restaurantandbardesignawards.com