HATAY
Büyük kayıplarına, tüm yorgunluğuna ve sonsuz belirsizliklere rağmen, yine güzel. Her şeye rağmen güzel.
Bu albümde her şey var: artık olmayanlar, her şeye rağmen duranlar ve biz yokken varolanlar – bizden sonra bile varolacaklar.
İki yıl önce yaşanan yıkıcı depremler sonrasında hala buradayız. Özlemimize, hüznümüze kattığımız, var gücümüzle sahiplendiğimiz umudumuzla.
Köklerimiz, anılarımız, evimiz burada, Hatay’da.
En ağır yoluyla anladık ki şehir sadece binalardan, sokaklardan ibaret olmuyor. Şehirler insanlar, anılar, hikayeler, gelenekler, sesler, dokulardan oluşuyor. Zaten şehirler sadece haritalarda değil, belleğimizde yaşıyor.
İşte şimdi biz şehrimizi taşlarla değil, anılarımızla, tutkuyla yeniden kuruyoruz.
Yeni bir ülke bulamazsın,
başka bir deniz bulamazsın diyor Şehir şiirinde Kavafis. Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
Uçsuz bucaksız Akdeniz’in mavisine, görkemli Amanosların yeşiline, Amik Ovası’nın altın sarısına.
Buğdayı, pamuğu, narenciyesi – binbir mahsulü ile her yönden bereketli topraklarına.
Ters akan nehri Asi’sine, Samandağ’ın upuzun sahiline.
Antakya’nın dar sokaklarına, Arsuz’un güneşine.
Sofralarına. Hep konuksever, hep lezzetli Hatay sofralarına.
Kimyonlu tuza banarak incecik bir Antakya simidi, tane tane turşu ve kimyonla süslenmiş bir humus.
Dumanı üstünde bir kıyma, ızgarada bir İskenderun jumbo karidesi.
El yapımı altın çıtır bir künefe, üzerine bir koyu kahve…
Hataylıların misafirlerini uğurlarken söyledikleri gibi: hoş geldiniz!
Her zaman bekleriz.