HEDİYE ALMA SANATI
Cam sanatçısı Felekşan Onar’ın evinin garajında nükseden çocukluk uğraşısı, sanatçının camla olan yolculuğunu başlatmış. Asmalı Mescit’in eski binalarından birinde Fy-shan Glass Studio’da gerçekleşen sohbet, Sanayi 313’ün kurucusu Enis Karavil’in katılımıyla gerçekleşti. Akıcı söyleşi, kısa ama onlar hakkında fikir sahibi olmama yetecek kadar uzun ve akılda kalıcıydı.
Cam ısındıkça yumuşayan, kendini bırakan bir malzeme. Yumuşadığı o anda, cama istediğiniz gibi şekil verebiliyorsunuz. Akışkan ve kendi halinde; sanki yetiştirilmesi gereken bir çocuk ya da şekil verilecek bir hamur. Felekşan Onar 15 senelik iş yaşamının ardından kendini bu yolun içinde kaybetmiş. Bulmak da istemiyor. Çünkü yolunu bulduğunda her şey bitebilir; bütün mesele arayıştayken yaşadıklarımız değil mi? Bekledikçe soğuyan malzeme zarafetinden ve nazik duruşundan bir şey kaybetmiyor. Tıpkı sanatçının kendisi gibi. Onar da mesafeli duruşunun ardındaki narinliği ve nezaketiyle camın hassasiyetine ve dokusuna çok yakışıyor. Enis Karavil’ in dinamik, natürel ve yaratıcı tarzı sıcak malzemelere duyduğu ilgi ile birleşince kendimi iki zıtlığın ortasında bir uyum içinde buluyorum.
Sohbet, şarap kadehleri ve ufak atıştırmalıklar eşliğinde başlıyor. Etrafımız Görsel Direktör İrem Tanman’ın stilize ettiği şık cam yansımalarıyla doluyken aralarında tasarımcıların, editörlerin ve Felekşan Onar’ın kıymetli dostlarının olduğu küçük kalabalığın enerjisiyle sohbeti sıcacık bir ortamda dinleme fırsatını yakalıyoruz. Dekoratif obje denildiğinde, hem de yılın şu zamanı akla ilk hediyeler gelmiyor mu? Felekşan Onar da ‘Glassy Treasures’ adını verdiği bu koleksiyona tam da bu sebeple hayat vermiş. Koleksiyonun hedefi, çalışma mekanları ve ofis masalarını süslemek. Enis Karavil de Sanayi313’te iş arkadaşlarıyla beraber çalıştıkları açık ofisi düşündüğünde, en çok ona bir anlam ifade eden ya da uğur getireceğine inandığı parçaları kullanmayı tercih ettiğini söylüyor. Seni senden iyi kimse tanıyamaz sözünü doğrularcasına, Karavil de çalışma masasındaki objeleri genelde kendi kendine hediye etmeyi tercih ediyor. Antika gümüş metre ve büyüteci masasında görmekten keyif aldığı aksesuarlarından. “Ofis masalarının son zamanlarda teknoloji ile yarıştığını düşünüyorum. Vazgeçilmez bir masa saati yerine insanlar bilgisayar ekranından saate bakmayı tercih ediyorlar. Bu tüketim sürecinde daha şahsına münhasır objelere ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.” diyen Karavil, Felekşan Onar’ın koleksiyonundan ahşap kapaklı cam kutunun bu bağlamda özel bir hediye olabileceğini düşünüyor. Koleksiyonun diğer dikkat çeken parçaları ise güç ve liderlik simgesi olan aslan ve boğa heykelleri, farklı renk tonlarında kül tablaları, amorf vazolar ve kurbağa motifi ile finalize edilmiş cam küreler…
Sevdiğimiz birine hediye almak zordur. Felekşan Onar kendisi beğenmediği bir şeyi başkasına da hediye alamadığını söylüyor. Enis Karavil ise mimari projeleri sürecinde gözün pek çok detay gördüğünü, sonrasında hediye alırken daha seçici olduğunu ve daha özel şeyler aradığını dile getiriyor.
Karavil’e göre hediye alırken bunu kadın ve erkek olarak ayrıştırmak gerekiyor. “Evlerin çoğu alanının kadınların himayesi altında olduğundan onlara hediye almak daha kolay. Sadece erkeğe ait olan nadir alanlar ise bir araba veya bir ofis masası olabilir. Bir erkeğe hediye alırken bu alanlara yönelik seçim yapılmalı bence. Birine kesinlikle almayacağım hediye üzerinde taşıyacağı bir şey olur. Bir insanı bir şeye mecbur etmeyi sevmiyorum. Mesela bir obje aldığınız zaman karşı tarafa bir seçenek sunmuş olursunuz. Masasında, odasında ya da salonunda kullanabilir.” Felekşan Onar da objelerin yaratıcısı olarak bu düşünceyi destekliyor; “Karşındaki kişiye o esnekliği sunmak önemli.” Konu dönüp dolaşıp yine malzemeye geliyor. Onar, Karavil’e kendindeki cam tutkusunun onun dünyasında hangi malzemelerde ortaya çıktığını sorduğunda, iç mimarın malzemeleri karıştırmayı, zıtlıkları ortaya çıkarmayı sevdiğini öğreniyoruz. Camla beraber bronz kullanmayı, ahşap dokusuyla oynamayı, farklı kimyasallarla malzemeleri karıştırmayı sevdiğini öğrenmek oldukça ilham verici. İnsanın uğraştığı her işte mutfağa girmesi gerektiğinin bir kanıtı gibi sanki bu diyalog.
Konuşma sona yaklaşırken Sanayi313’te yeni bir ‘Sanayi313 Home’ koleksiyonu hakkında çalışmalar olduğunu öğrenirken parçası olmaktan mutlu olduğum Sanayi313’ün online ve basılı yayını Paper’dan bahseden Enis, “Ben yaptığımız işlerin çabuk unutulduğunu, havada kaldığını düşünmeye başlamıştım. Paper sayesinde yaptıklarımızı ve inandıklarımızı ölümsüzleştirmiş oluyoruz. Yarattığımız şeylerin ve savunduğumuz tasarım yaklaşımının daha kalıcı olması adına bu dergiyi çıkarmaya karar verdik.” diyor. Bu samimi ve şeffaf konuşmalara tanık olurken bir şeye tutku ile bağlandığınızda hakkında konuşmanın ne kadar kolay ve kendiliğinden olduğunu bir kez daha idrak ediyorum. Kendimize karşı tıpkı bir camın özü gibi şeffaf olmaya başladığımızda hayat kolaylaşıyor.