KAPADOKYA

Kadim uygarlıkların, yeraltı şehirlerinin, masalsı peri bacalarının, sıcak hava balonlarının ve muhteşem kaya oluşumlarının diyarı Kapadokya.

Kapadokya’nın ıssız ve tenha görünen manzarasında, geçmişin hikayeleri gizemli ve başka bir dünyaya aitmiş gibi geliyor. Uzun zamandır hayran olduğum Türkiye’nin bu bölgesi ulaşılması nispeten zor ve uzak olduğu için de bir o kadar güzel. Kapadokya, şafak sökerken seferlerine başlayan sıcak hava balonu gezileriyle de oldukça popüler. Yöreyi ziyaret ettiğim sırada çıkan alışılmadık sert rüzgâr nedeniyle balonların kalkışına izin verilmedi. Bu deneyimi kaçırmış olmak beni üzdü ancak yaşadığım hayal kırıklığı Göreme’nin vadilerini, köylerini yürüyerek gezip manzaralarını deneyimlemek için eşsiz bir fırsata dönüştü. Ekim ayı, sessiz ve ılık oluşuyla bölgeyi ziyaret etmek için en güzel zaman. Çoğu odasında şöminelerin yandığı Uçhisar’daki Argos Otelde kalmak, eski bir dostun evinde kalmak gibiydi. Oradan Kızılçukur vadisine geçtik. Arabayı park ettiğimiz yerden görülecek çok az şey olmasına karşın dik patikalardan indikçe, her dönemeçte önümüzde açılan manzaralar nefes kesiciydi. Vadiyi yürümek yaklaşık iki saat sürüyor ama yol boyunca sizi hayrete düşürecek sürprizlerle karşılaşıyorsunuz.

Patika boyunca ilerledikçe, küçük bir kayalığa gizlenmiş bir mağaranın içinde bulunan Haçlı Kilise çıktı karşımıza. Dağın yamacına oyulmuş, enfes Bizans resimleriyle süslenmiş kilise, küçük ölçeği ve saklı konumuyla geziyi daha da özel kıldı. Yıpranmış daracık basamakları tırmanarak, ince çıkıntıların üzerinden atlayıp dar açıklıklardan geçerek kiliseye ulaşmak oldukçaı zor ama onu unutulmaz bir deneyim haline getiren de girişinin sıra dışılığı. Yürüyüş rotasının ortasında ziyaretçilerin taze sıkılmış portakal ve nar suyuyla ferahlayabileceği, Türkiye’nin en ücra kafesi olan Bamboo Cafe de aynı derecede unutulmaz ve büyüleyici. Orada oyalanarak Kapadokya’nın belki de en güzel manzaralarını hayranlıkla izledim. Uçhisar ise bölgeye farklı bir açıdan bakmanızı sağlıyor. Tepenin üzerinde yükselen ve kasabaya adını veren kale, bölgedeki en yüksek seyir noktalarından. Dolayısıyla parlak kızıl gün batımlarını izlemek ve olağanüstü kaya oluşumları arasına oyulmuş evleri keşfetmek için en ideal konumlardan biri.

Çıkıştaki mağarada yere oturmuş iki kadının yöreye özgü devasa sac tavaların üzerinde geleneksel gözleme pişirdiği küçük bir kafe var. Burada karnınızı doyurmak, dünyanın bu muhteşem köşesinde günü sonlandırmanın da mükemmel bir yolu.