3daysofdesign

Tasarımın İskandinavya’daki buluşma adresi 3daysofdesign, 11. edisyonuyla Kopenhag’ı üç gün boyunca etkisi altına aldı.

22 Haziran 2024| CASE SERIES| TUĞÇE KAYAR

Geçtiğimiz hafta tasarım gündemini Kopenhag meşgul etti. Şehrin şahsına münhasır atmosferi, inovatif, kreatif, fonksiyonel ve sürdürülebilir tasarımlara kafa yoran 250’den fazla endüstri profesyonelini 3daysofdesign’da bir araya getirdi. Trendlerin kapsamlı vitrini Salone del Mobile’nin yüksek sesli, maksimalist atmosferini unutun. Şimdi, sokaklarında sessiz sakin ve ağır tempoda yürüdüğünüz Kopenhag’dasınız. Showroom’lar, mağazalar, sokaklar, galeriler, müzeler, pop-up’lar ve farklı sergileme mekanlarıyla 3daysofdesign bugüne dek gerçekleştirilen en kapsamlı versiyonuyla karşınızda. Şehir, sahip olduğu farklı tasarım karakterlerini yansıtacak şekilde 10 farklı bölgeye bölünmüş ve sergiler de bu doğrultuda kümelenmiş. İskandinav mantalitesine uygun; sistemli ve düzenli. Dolayısıyla Louis Poulsen, Verner Panton, Finn Juhl, Fritz Hansen gibi Dan efsanelerinin yanında, geleceğin kreatif tasarım manzarasına yakından bakmak için kusursuz bir ortam.

Kopenhag merkezli dekorasyon ve tasarım dergisi Ark Journal, Dialogue adlı sergisi için şehir merkezinin izole köşelerinden Søndre Frihavn Marina’yı seçmiş mesela. Burası bir zamanlar depoların, at arabalarının ve tren vagonlarının eski tamir atölyelerinin, demircilerin konuşlandığı eski sanayi bölgesi. Sergi mekanı, Pakhus11, önceden bir elektrik santraliymiş. Rustik dokusu korunarak modernize edilmiş ve günümüze kazandırılmış. Bu, Sanayi313’ün İstanbul’daki konumuna, marka ruhuna ve tasarımlarına uyabilecek belki de en iyi senografi. Aynı fonu Asplund, Bomma, Atelier de Troupe, Michael Anastassiades, cc-tapis gibi günün dikkat çekici markaları da paylaşıyor.

Aşağıda Sanayi313 Kurucusu ve Kreatif Direktörü Enis Karavil ile Kopenhag’da yaptığımız sohbet ve 3daysofdesign’da öne çıkanların bir özeti yer alıyor.

‍3daysofdesign CEO’su Signe Byrdal Terenziani, “Hayal gücüne, pratik gerçeklikten kaynaklanan kısıtlamalardan arınmış bir sıçrama tahtası da diyebiliriz. Sıra dışı fikirler ve çözümler bu tür hayali manzaralarda doğuyor.” diyor. Siz ne hayal ediyorsunuz?

Aslında bizim tasarımlarımız kendi ihtiyaçlarımızdan doğuyor. Sanayi313 bir iç mimari stüdyosu olduğu için bir ev tasarlarken bazen nelerin eksik olduğunu daha iyi saptayabiliyoruz. Mobilya yapmaya başlamamızın sebebi de bu zaten. Bulamadığımız malzemeleri ve kombinasyonları seçip bir araya getirmek. Evet, festivalin konusu “Dare to Dream” ve insanların yaşadıkları mekanlarla ilgili hayalini gerçekleştirmek, bizim işimiz. Dolayısıyla bize oldukça uygun bir tema. 313 Lounge Collection ile ilgili hayalimizse insanların bir araya geldiği, beraber zaman geçirdiği bir yere ait, çok yönlü tasarımlar yaratmaktı. Birbirine dönük otururken 19313 daybed sayesinde arkadaki kişilerle de iletişim kurmayı sağlayan bir lounge alanı hayal ettik.

Sanayi313, 3daysofdesign’a ilk kez katılıyor. Festivalde yer almaya ve özellikle bu sergiye dahil olmaya nasıl karar verdiniz?

Ark Journal’ın Kurucusu ve Kreatif Direktörü Mette Barfod bizi ziyarete İstanbul’a geldiğinde beraber güzel bir hafta sonu geçirmiştik. Sonrasında bağımızı hiç koparmadık. Ardından 3daysofdesign için bir sergi kürate etmeye karar verince bize ulaştı ve Sanayi313’ün de yer almasını istedi. Farklı alanlardan inovatif markaları bir araya getiren kürasyonuna dahil olmayı seve seve kabul ettik.

Bir klasik haline gelen 07313 sehpaları ilk kez paslanmaz çelikten ürettiniz. 14313 koltuk ve 19313 daybed ise dişbudak iskeletin üzerinde natürel deri kombinasyonuyla karşımıza çıkıyor. 313 Lounge Collection’da materyal seçimlerinizi neler belirledi?

Şu sıralar oldukça trend olan fakat bizim sekiz senedir sık sık kullandığımız doğal dişbudak ağacına bu koleksiyonda da yer verdik. Ben biraz tekrar ve tekerrüre inanan biriyim. Bir şeyi sürekli yaptığınız zaman ve ona devam ettiğinizde, sekiz sene önce yarattığınız tasarım halen güncel kalabiliyor. Dişbudak ağacının çok sıcak bir materyal olduğunu, farklı malzemelerle bir araya geldiğinde ilginç kontrastlar yarattığını düşünüyorum. Oldukça kuvvetli bir materyal ayrıca. Herkesin hoşuna gidebilecek bir yalınlığa sahip değil. Ancak ben çok seviyorum. Bu bir kök; ağacın içindeki kaplamadan çıkan bir desen. Doğaya ait bu deseni gözler önüne seriyoruz bir bakıma. İddialı bir desen olduğu için de 313 Lounge Collection’da onu yalın formlarla buluşturduk. Mazel ve dişbudağın yanı sıra bu koleksiyonla beraber deri ve paslanmaz çelik de kullanmaya başladık. Öte yandan malzemeleri dönüştürebiliyoruz. Yani farklı materyal seçkisi üzerinden yapılabilen eşleştirmelerle kişiye özel de üretebiliyoruz.

Tasarımlar yalın formlara sahip olsa da hacim ve boyut olarak heykelsi bir yöne de sahip.

Kesinlikle. Ancak bu koleksiyonda öncekilere kıyasla fonksiyonelliği daha çok ortaya çıkardık. Heykelsi hissi koruyarak günlük yaşantıya dahil olmalarını istiyoruz.

En büyük pazarınız hangisi ve tedarik süreçleri nasıl ilerliyor?

Altı senedir dünyanın her yerine satış yapıyoruz. Bunun devamlılığını eminim verdiğimiz sözleri tutmamız sağlıyor. Dolayısıyla kaliteden ödün vermemek ve teslim tarihine sadık kalmak bizim için çok önemli. En büyük pazarımız Amerika. Yurt dışı satışlar için galerilerle anlaşma yapıyoruz ve onlar tarafından temsil edilmeyi tercih ediyoruz. Örneğin Sanayi313, New York’ta Philia Gallery aracılığıyla satılıyor. Sipariş alıyoruz; 8-12 hafta arasında üretip Türkiye’den gönderiyoruz.

Tasarımların Türkiye’de üretilmesinin sizin için neden önemli?

Daha önce farklı yerlerde üretim yaptık fakat Türkiye’deki el işçiliği ve zanaat, dünya standartlarıyla kıyaslandığında çok yüksek. O nedenle üretimimize burada devam edeceğiz. Kaldı ki Türkiye’de yaratılan ve üretilen bir ürünü dünyaya götürmek de çok güzel. 3daysofdesign boyunca herkesin dikkatini kullandığımız materyaller ve işçiliğimiz çekti. Türkiye’de, elde üretilmeleri ve yüksek kalitede ürünler olmaları oldukça ilgi uyandırdı.

Belirli presiplerle üretilen, pozitif değişimler yaratan, estetiğin de ötesinde anlamlı eylemlere ve uygulamalara zemin hazırlayan ürünlere “iyi tasarım” diyebiliriz. Sizce günümüzde bir tasarımı gerçekten “iyi” kılan nedir?

Bence zamansız kalmayı başaranlar iyi tasarımdır. Bugün hala Eames, Charlotte Perriand ya da Eileen Gray tasarımlarına bakılıyor çünkü bunlar güzel eskiyor. Eskidiği zaman da hala kullanılabilir oluyor, güncelliğini koruyor.

Şu sıralar sizi hangi tasarımcılar, tasarım platformları ya da işler heyecanlandırıyor?

Son zamanlarda farklı disiplinlerden gelen tasarımcıların yaptığı mobilya koleksiyonları ve özellikle işbirlikleri beni daha çok heyecanlandırıyor. Mesela en son Bottega Veneta’nın Cassina ile yaptığı işbirliğinden çıkan tasarımları oldukça yaratıcı buldum. Farklı alanlardan gelen beyinlerin ortaklıklarından çok ilginç sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Bir moda tasarımcısının bir beyaz eşya markasıyla veya bir mobilya tasarımcısıyla bir araya gelmesi gibi… Bu bağlamda Sanayi313 için bir porselen sanatçısı, grafik tasarımcı ya da bir moda tasarımcısıyla ortak bir projeye imza atma ihtimali her zaman heyecan verici. Özellikle takip edip her tasarımını beğendiğim spesifik bir tasarım markası yok ama Kopenhag’da Olivier Gustav sevdiğim bir galeri mesela.

Sanayi313 de interdisipliner bir platform aslında. Bu farklı elementler birbiriyle nasıl iletişim kuruyor ve yaratıcı süreçlerinize ne açıdan katkıda bulunuyor?

Sanayi313’e kendimizi ifade etme biçimimiz. Creative hub olarak görüyorum bizi. Bu çatının altında bir restoranımız, bir mobilya serimiz, galerimiz ve iç mimari ofisimiz var. Farklı disiplinlerin birbirini beslediğini, tüm bunların birleşerek ortaya çok güçlü ve varolmayan bir şeyi ortaya koyduğunu düşünüyorum. Ki bu da bizi farklı kılıyor.

3daysofdesign Öne Çıkanlar

  • İhtiyacımız olmayan çok fazla şey üretmek yerine varolan cam tasarımlarını alışılagelmişin dışında bir enstelasyonla sergilemeye karar veren Helle Mardahl, bunun için Kopenhag’daki showroom’unu alışveriş bağımlısı bir kadının evi olarak kurguladı. Mardahl’ın rengarenk cam objeleri, büyük bir süit odada, dağınık bir dairede, çarşaflarının altında saklanırken ya da büyük yemek masasında köpeğiyle yalnız yemeğini yerken gösterilen kadın karakterinin etrafında sergilendi.
  • 3daysofdesign’ın en aktif markalarından biri Verpan oldu. Festival boyunca bir kulüp gibi hareket eden Verpan, her gün farklı bir etkinlik (ve kuşkusuz Negroni partisi en ilgi çekici olandı!) ve kreatif sohbetler düzenledi. Verner Panton’un eğlence ve sosyalleşme odaklı sistematik tasarım anlayışının derinliklerine inmek için müthiş bir zemin yaratılmıştı.
  • Festivalin en dikkat çekici sergisi showroom’unun tüm katlarını bir ev gibi planlayan &tradition’a aitti. İngiliz tasarımcı Robin Day’in yeni edisyonlarından İtalyan tasarımcı Luca Nichetto’nun marka için yarattığı koltuk tasarımına, showroom’un her odasında cazibesini ortaya koyan tasarımlarla karşılaşmak mümkündü.
  • 3daysofdesign’ın en hareketli bölgesi Marmorkirken’de, Frederiksgade 1’in çoklu sergi mekanında Matias Moellenbach’ın Interpolate Chair’i kalabalıklar arasından sıyrılmayı başardı.
  • Too Good, hem Frama ile hem Rue Verte işbirliğiyle festivalin en popüler markalarından biri oldu.
  • Kopenhag’ın sanat ve tasarım sahnesinde, soyutlama konusunda sınırları zorlayan sergi mekanı Etage Project, kreatif tasarım platformu rawii ve Fransız tasarımcı Erwan Bouroullec işbirliğine evsahipliği yaptı. Sonuç: Mağaza-labrotuar-sanat galerisi arasında bir yerde, her objenin satın alınabildiği bir deneyim.
  • Tabelau’nun “Domestic Pleasures” şovu, evi ev yapan her detayı fonksiyonel sanat süzgecinden geçirerek ziyaretçilere aktardı. Ve Sigurd Schelde’nin şamdanlarını, aydınlatmalarını, endüstriyel tekniklerle domestik tasarımlar üreten Jacob Mathias Egeberg’in mobilyalarını, Willem van Hooff’un seramiklerini ve daha pek çok satın alınabilir parçayı bir araya getirdi. Bu arada Tableau, festival kapsamında Louise Roe’nin sergi konseptini de tasarladı.
  • Dan halı tasarım stüdyosu Knot House’un gerçekleştirdiği Resilience sergisi, ahşap, metal, beton ile yünün dayanıklılığına ve kullanım alanlarının esnekliğine adanmıştı. Sergi kapsamında karşımıza çıkan Natalia Criado imzalı sofra takımlarına, çaydanlıklara ve vazolara aşık olmamak imkansızdı.