SANAYİ313’ÜN YENİ KONUĞU: SİNAN LOGIE
Mimari pratiğini resim, heykel, enstalasyon hatta yazı disiplinleriyle çevreleyerek multi disipliner bir ifade tekniği benimsiyor Sinan Logie. Sanayi313 için mimaride taşıyıcı özelliğe sahip bir ürünle oluşturduğu ve sonsuz tekrar ihtimalinden bir kesit sunan yerleştirmesi hakkında merak ettiklerimizi kendisinden dinledik.Fotoğraf Nazlı Erdemirel
PAPER: İstanbul ve kentsel sorunlarla ilgili çalışmalarınızı yakından takip ediyorum. Konumu ve fonksiyonlarını göz önünde bulundurduğunuzda Sanayi313’ü nasıl tanımlıyorsunuz? Sanayi313 size göre burası İstanbul için ne ifade ediyor?
Sinan Logie: Gözlemlerime göre, Sanayi313 konumu gereği, tek fonksiyonlu olan Maslak Oto Sanayii’nin içine tekrar farklı bir kullanım olanağı getirmekte. Ayrıca orada var olan farklı sanatçı atölyeleri ve sanat mekanlarının oluşturduğu bir ağın parçası. Sanayi313, sürekli değişen ve dönüşen megapolümüzün bir parçası.
P: Sanayi313 için hazırladığınız enstalasyon 2019’da gerçekleşen Mekansal Durumlar serginizde inceleme fırsatı bulduğumuz Teleskopik Ayaklar isimli işin bir benzeri. Bu işin Sanayi313’le uyumlu bir dile sahip olduğunu düşündüren özellikleri nelerdi?
S: Sanat üretimimde sanayi ve inşaat sektöründen gelen nesneleri kullanmayı seviyorum. Bu malzemeler farklı alanlar arasında bir gerilim yaratarak izleyiciyi dünyaya farklı bakmaya davet ediyor. Sanayi313’ün içinde bulunduğu yapının da, kurumsal tavrının da benim bu yaklaşımıma çok yakın olduğunu düşünüyorum.
P: Enstalasyon mimari fonksiyonunun yanı sıra görsel olarak da bir mesaj taşıyor. Dikmelerin yerleşiminde kullanılan geometri bir açıdan Haç formunu anımsatırken başka bir açıdan kafes görünümünü akla getiriyor. Yerleşimi yaparken sizin aklınızda neler vardı? Sanayi313’ün DNA’sı size nasıl ilham verdi?
S: Doğrudur. Yerleştirme mimaride Yunan haçı dediğimiz bir temele sahip. Bu form tüm dünyadaki mabetlerin sıkça başvurduğu bir strüktür sistemine bağlı. Bir kubbeyi taşımak isterseniz mesela, başvurmanız gereken çözüm Yunan haçı formudur. Buradaki ilham, Osmanlı döneminde Atina’da Partenon’un içinde bulunan Küçük Cami’ye bağlanıyor. Bu bakış açısıyla değerlendirildiğinde Sanayi313 bir Partenon olabilir ve bu mabedin içinde bir mabet olarak yorumlanabilir.
P: Sanayi313 için bu enstalasyonu gerçekleştirme fikri nasıl ortaya çıktı. Kreatif süreçte Enis Karavil’le nasıl bir alışverişiniz oldu?
S: Enis Karavil sanat üretimimi destekleyen vizyoner bir koleksiyoncu. Bunun yanı sıra kendisiyle yıllardır devam eden bir dostluğumuz var. Ben de mimarlık kökenli bir sanatçı olarak Enis’in mimari tasarımlarını ilgiyle takip ediyorum. Bu sebeplerle proje oldukça akışkan bir şekilde bir gelişti.
P: Sanayi313’e bir de tablonuzun geleceğini biliyorum. Hangi işin geleceği belli mi? Bu işin enstalasyonla bir bağlantısı olacak mı?
S: Evet, yerleştirmenin mekana özel bir tuval üzeri yağlı boya işi üzerinde çalışıyorum. En kısa zamanda onu da yerinde görmek için sabırsızlanıyorum.