SERAMİĞE ASTIER DE VILLATTE DOKUNUŞU
Sanayi313’e yeni ayak basan Astier de Vilatte seramiklerini farklı kılan defalarca fırınlanmaları ve beyaz sırlama teknikleri. Bir de Paris şehrinin ışıltısı var tabii.
Benoît Astier de Villatte ve Ivan Pericoli’yi bugün, Paris’te 18. ve 19. yüzyıllarda süren seramik stüdyoları geleneğinin modern birer temsilcisi olarak anıyoruz. Elbette buradaki en büyük etken, markaları Astier de Villatte ile 25 yıldır ortaya koydukları karakteristik çalışmalar.
Paris’te École des Beaux-Arts’ta okurken tanışan ikili, o zamanki algılarını şöyle anlatıyorlar: “Herkes modern sanat yapmak istiyordu, biz çizmek ve boyamak istedik.”* Ve seramik sanatına kattıkları yorum bu yaklaşımla doğuyor. Zarif, incelikli, yüzyıllar öncesinden gelmiş gibi göze hitap eden ancak bir yandan da son derece modern eserler. 1996’da Astier de Villatte’ı kurduklarında, bugün ustalıkla tasarlayıp ürettikleri masa ve sofra ürünleri sanatına dair pek az bilgileri olsa da, okulda öğrendikleri teknikleri kullanarak gündelik eşyaları birer sanat eseriymiş gibi ele alıyorlar, yeniden tasarlıyorlar ve baştan yaratıyorlar.
Belki de Astier de Villatte’ın seramiklerinin en ayırt edici özelliği -ki çekiciliklerini de buna borçlular diyebiliriz- beyaz, pürüzsüz, heykeli andıran dokuları. Büyük çoğunluğu bembeyaz olan ürünlerin üzerinde bir bakmışsınız altından bir aslan figürü, bir de bakmışsınız ki tutacağı altın bir yüzük tutacak var. Kili kullanma biçimleri, seramiklerin defalarca fırınlanması ve beyaz sırlama yöntemleri, ortaya çıkan ürünlerin karakterini belirliyor, bu da bir Astier de Villatte eserini ilk görüşte fark etmenizi sağlıyor. Üstelik yeni ve türünün tek örneği olduğunu bilseniz bile içinizden bir ses o eserin sanki yıllara meydan okuduğunu, yıllar içinde bu güzelliğini koruduğunu söylüyor. Her eserdeki benzersizlik sanki sizinle iletişim kuruyor, size hayata dair bir şey söylüyor.
Elbette hikayelerinin başından beri Paris’te yazılması da markanın bu büyülü kimliğe bürünmesinde etkili. Sinema ve edebiyatla bezeli bu şehirde her köşe başında başka bir hayale dalıp gidebilir, kendinizi bir film setinde hissedebilirsiniz. Sonuçta Woody Allen, Midnight in Paris’i boşuna çekmedi. Astier de Villatte’ın Paris’teki atölyesinde de her gün, (çoğu Tibet’ten gelen ve yıllarca manastırda eğitim almış) onlarca zanaatkar ustalıkla çalışmayı sürdürüyor, her gün bambaşka sanat eserleri üretiliyor.
Yıllar içinde John Derian, Setsuko Klossowska de Rola, Serena Carone, Nathalie Lété gibi birçok sanatçıyla iş birlikleri yapan ve birlikte üretimlere imza atan Astier de Villatte’ın ürün gamında bugün yalnızca seramik yok. Kitaplardan ajandalara, parfümlerden mumlara birçok alanda ürün yaratıyorlar ve disiplin fark etmeksizin her birine kendi sihirli dokunuşlarını ekliyorlar. Astier de Villatte’ın Sanayi313’teki seçkisinden parçalarla, yaşam alanınızı yüzyıllar öncesine götürebilir, bir yandan da modern ve göz alıcı bir görüntü elde edebilirsiniz.