SIRADIŞI TASARIMA ÖVGÜ

Dönem ve stil fark etmeksizin tüm dünyadan tasarım tutkunlarının uğrak noktası haline gelen 1stDibs, meraklılarına güzel şeylerden oluşturulmuş bir evren sunuyor. Enis Karavil tasarımlarının da seçkisinde yer aldığı 1stDibs’in yazı işleri direktörü Anthony Barzilay Freund ile platformun önlenemez yükselişi, iyi tasarım hakkındaki düşünceleri ve antikayla olan ilişkisine uzanan bir sohbete dalıyoruz.

PAPER Yayın yönetmeni olarak 1stDibs’teki görevinizden bahseder misiniz bize? Üstlendiğiniz sorumluluklar neler?

Anthony Barzilay Freund – 1stDibs ekibine katılmadan önce basılı dergilerde editör olarak çalıştım. Esquire, Town & Country ve Art+Auction dergilerinde işim genel olarak sanat, tasarım kültür alanlarını kapsıyordu. 1stDibs’in kurucusu Michael Bruno ile 2000’de ABD’de platform web sitesini başlatmasından kısa bir süre sonra tanıştım. Fransa’dan Amerika’ya yeni dönmüş ve Paris Bit Pazarını da yanında getirmişti. O zamanlar müthiş zeki ve karizmatik ancak biraz da deli olduğunu düşünmüştüm. Çünkü insanların yalnızca internette gördükleri vintage ve antika mobilyalara onca para vereceğine inanıyordu. Aradan on sene geçtiğinde ise ben de artık onun için çalışmaya başlamıştım. Şimdi olduğu gibi o zaman da görevim, sitemizde yer alan fevkalade objelerin ardındaki hikayeleri anlatmak ve onları yapan, satan, alan ve yaratıcı bir şekilde kullanan vizyon sahibi insanları tanıtmaktı.

2016’da New & Custom Furniture adında yeni ve sipariş üzerine yapılan objelere odaklanan bir bölüm daha açtık. Böylece sadece tarihsel tasarım figürleri değil, evlerimizin görünüşünü ve güzellik algımızı değiştiren çağdaş sanatçıları ve zanaatkarları da konu edinip sunar olduk. Aynı zamanda sanat, takı ve moda alanında pazarlar oluşturduk. Şimdi o başlıklar da anlatı karmamızda büyük önem taşıyor.

1stDibs’in yayın yönetmeni olarak denetimim altında haftalık dijital dergimiz Introspective ile blogumuz Study var, ayrıca yıllık olarak dünyanın en iyi iç tasarımcılarını derlediğimiz 1stDibs 50’i yönetmekteyim.

P Harika bir tasarım anlayışını beraberinde getiren güçlü bir editoryal deneyime sahipsiniz. Antikalarla ilişkiniz nasıl?

ABF Çocukken büyükanne ve büyükbabamın evindeki antikalar beni hep cezbederdi. Özellikle kaliteli ahşaptan yapılmış ya da boyalı zeminli parçalara bayılırdım. Onlarla ilgili her şeyi bilmek isterdim. Nereden geldiklerini, hangi malzemeden yapıldıklarını öğrenmek isterdim. Nasıl olup da ailemin evine geldiklerinin öyküsünü anlattırırdım. Yıllardır nasıl kullanıldıklarını, bakımlarının nasıl yapıldığını sorardım. Yeni şeylere ne gözüm takılırdı ne de ilgi duyardım. Akademide edebiyat okurken bile, eski kitaplara duyduğum merak güncel romanlara duyduğum ilgiden daha çoktu. Bilhassa geçmiş dönemlere ait mimari ve manzaraların tasvirlerini severdim. Lisansımı mimarlık alanında yapana dek, 20. Yüzyılın, dolayısıyla benim de içinde yaşadığım çağın dünyayı değiştiren, çığır açıcı sanat ve tasarım akımlarını fark etmemiştim. Objelerin yalnızca kendilerini değil de yaratımlarının ardındaki estetik ve entelektüel dürtüleri de düşünmeye başladığınız an, pek çok şeyin sevecek yanını bulmak kolaylaşıyor, tarzı ne olursa olsun.

P Tasarım dönemleri, akımları veya ekolleri arasında favoriniz var mı?

ABF Hemen hemen her stili ya da dönemi sevmek için kendime göre nedenler bulabildiğim doğru olsa da özellikle sevdiklerim var tabii. İsveç’ten Gustavian, Amerika’dan Queen Anne, İngiltere’den Arts and Crafts, Fransa’dan Art Deco, International Style, İtalya’dan mid-century modern ve dünyanın dört bir yanından çağdaş seramikler.

P Eminim evinizde 1stDibs’ten çok sayıda parça vardır. Birkaçını anlatır mısınız? Bunlar arasında gözdeniz hangisi?

ABF Editörler olarak görevimiz 1stDibs’i dolaşıp yeni gelenleri, sıra dışı olanları veya çok ilgi görenleri incelemek. Tahmin edersiniz ki satın al düğmesine basmamak için kendimizi her gün zor tutuyoruz. Ben çoğunlukla kendimi zaptetmeyi becersem de cazibesine karşı koyamadığım bazı parçalar oldu. Bunlar arasında salonumuzdaki şömine rafını süsleyen kıvrımlı bir çift şamdan var, çağdaş cam sanatçısı Jeff Zimmerman tasarımı. Yatakbaşı sehpalarımız ise Jacques Adnet’e atfedilen birbirinin eşi iki aynalı dolap. Kış bahçemiz için bulduğumuz parçalar ise eskiden iç mimar Juan Montoya’ya ait olan bir koleksiyon satışından aldıklarımız; Bielecky Brothers imzalı yeşil boyalı vintage bir rattan sofa ile koltuk ve rustik ahşap sandalye seti. Ayrıca mutfağımızı şereflendiren 18. Yüzyıldan kalma rustik bir İsveçli Hednabord masa ve Gustavian dönemden dört tane mavi boyalı sandalye var.

1stDibs’te keşfedilebilecek şeyler çok çeşitli. İnsanın aklını alacak türden. Bu şu anlama geliyor, siteden aldıklarımın hepsi de kocaman şeyler değil. Georg Jensen tasarımı paslanmaz çelik kâğıt havlu askısını, 1950’lerden kalma yeşil sırlı seramikten yapılmış enginar tabaklarımızı ve 19.yy taşbaskı bozayımızı da çok seviyorum. Her biri siteden 100 doların altına satın alınabilir!

P 1stDibs hem vintage ürünler hem de güncel tasarımlar bulunduruyor. Bu çeşitliliği nasıl derleyip sergiliyorsunuz?

ABF Sitede listelenen 7700’ü aşkın onaylanmış satıcı ve satışa sunulan 1,7 milyon parçayla 1stDibs’de herkese göre bir şey var gerçekten. Aradığınızı bulmanıza yardımcı olmak için çok çalışıyoruz. Peşinde olduğunuz o mükemmel şeyleri bulmanız hem yıllar içinde uygulamaya koyduğumuz arama araçlarıyla hem de temalı koleksiyonlar yaratarak gerek vintage gerek modern olsun ilginç tasarımları öne çıkaran yerleştirmeleri düzenleyen satış ekibimizin kürasyonu sayesinde mümkün oluyor. Kişiselleştirme araçlarımız da daha güçlendiği için örneğin, modern aydınlatmaya eğilim gösterdiyseniz, karşınıza çıkarttıklarımızın daha çok modern aydınlatma tasarımları olmasını ve antik kristal avize seçeneklerini daha az görmenizi sağlıyoruz.

Yakın zamanda1stDibs sitesinde mezatlara da başladık. Bunlardan bazıları belli bir stil, dönem veya tema etrafında oluşturulurken, bazısı da dışarıdan katılan bir trend öncüsü tarafından düzenleniyor. Mezatlarımızda görücüye çıkan parçalar, fiyatlarını piyasanın belirlemesine razı olan satıcılarımızdan geliyor ki bu, bazen alıcıların büyük yararına oluyor. Çünkü sonuçlar epey sevindirici oluyor. Mezat, geniş bir yelpazede sunduğumuz hazinelere ulaşmak için bir giriş kapısı daha yaratmış oluyor.

Son olarak da editör ekibinin anlatmayı seçtiği hikayeler geliyor. Bu da tüm kategorilerimizde en iyilere dikkat çekmemizi sağlarken, aynı zamanda vintage ve modern parçalar arasında hikâyenin başından sonuna süren temaya odaklanıyor. Kalite, ustalık ve yaratıcılık zamanın ötesine geçen unsurlar ve biz inanıyoruz ki her evde farklı yerlerden gelen farklı dönemlere ait parçalar bulunmalı. Başlıca hedeflerimizden biri, insanların bir şeyin gerek asırlar önce gerek yeni üretilmiş olsun neden kıymetli ve neden dikkate değer olduğunu anlamalarına yardım edebilmek.

P Şimdilerde sitede Galerie Philia aracılığıyla Enis Karavil’in tasarladığı Sanayi313 mobilyalarını da satışa sunuyorsunuz. 1stDibs’te sergilenen bu işler tasarım camiasına ne katıyor sizce? Bu eserlerin tasarım vizyonu bir şekilde sizinkini de yansıtıyor mu?  

ABF 1stDibs satıcılarından biri olan Galerie Philia, bize dünyanın her yerinden usta elinden çıkmış modern tasarımın en iyi örneklerini getireceğine güvenebileceğimiz bir kaynak. Sanayi313’ün 1stDibs’in vitrini olan Galerie Philia’da çok iyi bir şekilde temsil edilmesine beni şaşırtmıyor. Çünkü yarattıkları parçaların hepsi özgün, güzel malzemeler ve kaliteli ustalıkla karakterize edilmiş. Formların göreceli sadeliğiyle parlak yüzeyleri arasında zarif bir etkileşim bulunuyor. Kalın silindir bacaklarıyla, üstünün bol şekilli, desenli oluşuyla dışbudak masayı özellikle beğendim. Fiyat yelpazesinin diğer ucunda bulunan, aynı zamanda bende de olan V vazo ise uzun saplı bir çiçeği ya da çiçeklenmiş bir dalı sergilemek içinbasit bir yöntem, ama aynı zamanda bütünüyle özgün.

“1stDibs’te Osmanlı veya Bizans stilinde ya Türkiye’de üretilmiş ya da Türk pazarı için başka yerlerde yapılmış pek çok tarihi parçadan oluşan zengin bir ürün gamımız var. Ayırt edici desenleri, silüetleri ve renk paletleriyle tüm bu parçalar, gençliğimde 1980’lerin sonlarında Türkiye’ye yaptığım seyahati aklıma getiriyor. İstanbul’da kaldığım günlerde gezip gördüğüm mimarinin, ışığın ve o devasa şehrin boğazın iki yanından narince yükselen kendine özgü seslerinin bende bıraktığı anılar hala canlı. Yeniden ziyaret etmemin zamanı çoktan geldi de geçiyor bile.”