HUZURA ADANMIŞ MİMARİ

20. yüzyılın iz bırakan Meksikalı dehası Luis Barragán, Barragán Vakfı tarafından bir araya getirilen ve Vitra Tasarım Müzesinde (Weil am Rhein, Almanya) sergilenen kapsamlı bir retrospektif ile onurlandırılıyor.

Eskizler ve çizimler, fotoğraf malzemeleri, nesneler ve çok daha fazlasını içeren yaklaşık 30 bin belgeden oluşan Luis Barragán Arşivini (1902-1988) barındıran kalıcı sergi alanı, Vitra ve vakfın 20 yılı aşkın süredir ortaklaşa devam ettirdikleri detaylı çalışmanın harika bir sonucu.

Barragán, Guadalajara’da doğdu. Eğitim hayatını bir mühendis olarak tamamlamış olsa da dünya onu başka bir işin ehli olarak tanıyacaktı. Dünya savaşını yeni atlatmış, gelecek büyük buhran ve ikinci bir savaştan bihaber, eğlence ve sanatla meşgul 20’lerin Avrupası’nda, yoğun bir şekilde seyahat eden bu Meksikalı genç adam, özgür ve dinamik kültür ortamından kendi payına düşeni mimari ve tasarım alanlarından alacaktı. Bu seyahatler sırasında Paris’te Le Corbusier’ nin derslerine katıldı; yine bu dönem Fas başta olmak üzere Akdeniz mimarisine olan ilgisi yükselişe geçti. Özellikle Akdeniz etkisinin izlerini daha sonra ülkesinde gerçekleştireceği hemen hemen tüm projelerine taşıdı ve kendine özgü üslubunun yapı taşlarından biri olarak kullandı.

1920’lerin sonlarında, yerel geleneklere güçlü bir şekilde bağlı kalmaya adanmış bir mimarlık yaklaşımını benimseyen Escuela Tapatia ya da Guadalajara Okulu olarak bilinen hareketin öncülerinden oldu. Tasarımları, geleneksel Meksika mimarisinden ve malzemelerinden büyük ölçüde etkilendi. O dönem için zamanın önünde diyebileceğimiz bir üslupla; temiz beton bloklar veya pencere pervazlarında kullandığı paslanmaz çelik gibi modern unsurları, geleneksel değerler ile akıcı bir şekilde birleştirebiliyordu. “Modern ile gelenekselin birlikteliği” kalıbını duyduğunuzda ardından karşımıza yüksek ihtimalle zorlama bir iş çıkar, Barragán’da ise bu içsel bir sürecin sonucudur; baktığımız, içinde dolaştığımız alan doğuştan bir bütün hissi verir, sonradan bir araya getirilmiş parçalar değil! Kariyeri boyunca yaptığı her projeye yerel gelenekleri dahil ederken güncelden de aynı başarıyla faydalanmasının altında işte bu içsel ve doğal sentez yeteneğinin olduğunu söyleyebiliriz. Çalışmaları minimalist olarak tanımlanabilir, ancak yine de her biri renk ve doku açısından görkemli ve cesur eserlerdir. -Minimalist, geleneksel ve görkemli- bir arada var olmasına alışık olmadığımız bu üç nitelik, Barragán’ın doğasında, çatışmadan var olabiliyorlardı.

Barragán mimarisinde tüm yalın düzlemler; ister sıva, kerpiç, ahşaptan duvarlar ister sudan yüzeyler olsun, hepsi doğa ile etkileşime giren enstrümanlar. Kendini bir peyzaj tasarımcısı olarak da tanımlayan Barragán’a göre bahçeler ve mimarlar arasındaki bağlantı asla küçümsenmemeli ve ihmal edilmemelidir. Barragán, tüm dış mekan ve bahçeleri de kendi tasarımının bütünü olarak görür ve der ki: “Mimarların, inşa ettikleri evler kadar, bir güzellik duygusu, güzel sanatlara ve diğer manevi değerlere karşı zevk ve eğilim geliştirmek için kullanılacak bahçeler tasarlamaları gerektiğine inanıyorum… Huzur ifade edemeyen her mimari eser hatadır.” (Contemporary Architects, Emanuel Muriel (ed.), St.Martin’s Press, 1980). Deneyim sözcüğü küresel tasarım ve mimari marketing jargonunun merkezine yerleşmeden 70-80 yıl önce, Barragán 360 derece bir deneyim olarak mimarlığa yaklaşabiliyordu. Tasarladığı dış mekanları, çevrelediği yapılardan ve bağlamdan kopardığımız zaman bile yaptığı bahçeler yukarıdaki cümlede bahsettiği kavramları ve en nihayetinde huzuru çok güçlü bir şekilde ifade edebiliyor.

Vitra’nın kalıcı Barragán sergisi, ziyaretçilere, Barragán Vakfı arşivlerinden ilk kez sergilenen orijinal belgelerle, çalışmalarının birçok farklı yönüne bir bakış sunuyor. Ayrıca, Barragán mimarisinin bu yıllar boyunca Meksika’yı ve dünyayı mimari dışında, sürdürülebilirlik gibi konularda da nasıl geliştirdiğine ve etkilediğine vurgu yapıyor. Barragan’ın sergisi, Barragán’ın çalışmalarına ve yaşamına kendi sözleriyle kapsamlı bir bakış sunmayı da amaçlıyor. Özgün notları, mimarlığın yanı sıra çağdaş kültür ve hatta modernizmin kendisi gibi önemli kültürel konulara olan yaklaşımlarına dair yeni bakış açıları sunuyor.

Ustalıkla bir araya getirdiği renk ve mekan kompozisyonlarında, binlerce yıllık geleneksel unsurları çağın sunduğu en modern malzemelerle, doğayı binayla, içi dışla kadim bir bütünün ayrı düşmüş parçalarıymış gibi kullanmış, sanki hiç başlamamış bir masalı mutlu sonla bitirmiş. Bizim hisli yorumlarımızın ötesinde başarılı bir mühendis, mimar, peyzaj mimarı ve yenilikçi bir yatırımcı olarak tarihe geçmiş biri. Luis Barragán Retrospektifi, sanatçının geniş üretiminin ve yaratıcı dehasını gösteren eserlerden bir seçki sunuyor. Yeni sergi, çağının benzersiz yaratıcı dehalarından olan Barragán’ı ve hayata geçmiş ya da teoride kalmış olsun dokunduğu her projede parlayan inanılmaz çok yönlülüğünü kutluyor.