PARİS’TE BİR AVANGART GERMAINE RICHIER

Büyük, kaba, bronz heykelleriyle tanınmış, varoluşçu heykeltıraş Germaine Richier’nin Centre Pompidou Müzesi’nde devam eden sergisi sanatçının 200’e yakın eserini bir araya getiriyor.

Paris’in ortasında, Beaubourg semtinde Renzo Piano ve Richard Rogers tasarımı Centre Pompidou, modern duruşuyla bu kez Germaine Richier’yi ağırlıyor. Fransız heykeltıraşın heykellerini, gravür çalışmalarını ve eskizlerini bir araya getiren sergi 12 Haziran 2023 tarihine kadar görülebilir.

Richier’nin Adımları

1902’de Fransa’nın güneyinde Bouches-du-Rhône’un Grans bölgesinde doğan Richier, eğitimine Montpellier’de Ecole des Beaux Arts’da Louis-Jacques Guigues’in atölyesinde başlar. 1926’da Fransız heykeltıraş ve sanat öğretmeni Auguste Rodin’in eski öğrencilerinden Antoine Bourdelle ile çalışmaya başlayan sanatçı, onun stüdyosunda bronzla çalışmayı öğrenir. 1929 yılında Bourdelle ölene dek onunla kalır. Richier’nin yeteneğiyse 1934 yılında, Galerie Max Kaganovitch’te gerçekleşen ilk solo sergisiyle kabul görür. Germaine Richier, 1940’lardan itibaren belli aralıklarla İsviçre’de yaşar. Basel, Berne ve Zürih’te sergiler açar ve 2. Dünya Savaşı sonrası Paris’teki stüdyosuna geri döner.
Richier’nin eserleri savaş dönemini şiirsel bir şekilde yansıtıyor. Heykellerinin pürüzlü, yaralı, zarar görmüş yüzeyleri ve yarı insan, yarı hayvan figürleri savaş deneyiminin getirdiği varoluşsal korkuları ve çelişkileri anlatıyor. Savaş sonrasındaysa sanatçının stili belirgin bir şekilde duygusal ve yarı soyut figürlere doğru bir geçiş sergiliyor.

Figürlerin Doğumu

Rodin ve Bourdelle gibi Richier’nin eserlerinin özünde de insan unsuru var. Sanatçının bronz materyale yaptığı hırçın müdahaleler eserlerini sıra dışı kılıyor. Stüdyosunda doğadan toplayıp istiflediği böcekler, tahta parçaları, taşlar, bitkiler ve otlar eserlerine muhteşem bir çeşitlilik sunuyor. Parçaların pek çoğunu büyüdüğü yer Saintes – Maries – de – la – Mer yakınlarındaki sahillerden buluyor. Suyun yüzeyinde bulduğu parçalar onun için birer ilham kaynağı ve heykellerini tamamlayan ögeler. Richier’nin Provence’ta doğayla iç içe geçmiş çocukluğu kadar sürrealist ve varoluşçuluğun popüler olduğu sosyal ortamı da sanatını şekillendirmiş. Heykellerinde örümcekler, kara kurbağaları ve bitkisel unsurlarla birleşen tahrip edilmiş ve deforme olmuş, çirkin insan formları sık görülüyor. Ortaya çıkan biçimlerin, mitoloji ve varoluşçu felsefeyle harmanlanarak kışkırtıcı melezlere dönüşmesi sanatçının sanat yolunun bir çeşit kısa hikayesi aslında. ‘Prix Blumenthal’ ödüllü Richier, 1956’da National Museum of Modern Art’ta sergilenen ilk heykeltıraş. Germaine Richier’nin eserleri Tate London, San Francisco Museum of Modern Art ve Tuileries Bahçesi’nde görülebilir.

centrepompidou.fr