SÜREKLİ HAREKET HALİNDE
Martch Art Project’te 7 Ocak’a kadar devam edecek Merve Morkoç sergisi “Bu Biraz Leke Bırakabilir” sürrealizmin sınırlarında dolaşıyor.
Sizinle ilk 2010’ların başında tanışmıştık. “Çöp konteynerlerine kız figürleri çizen bir sanatçı var.” demişlerdi, izinizi zar zor bulmuştuk. “Çok görünür olmak istemem, yüzüm dergiye çıkmasın.” dediğinizi hatırlıyorum. Neler değişti o günden bugüne?
O zamanlar yirmili yaşlarımda bir öğrenciydim. Dertlerim, meraklarım, kendimi ifade etmek istediğim alanlar başkaydı. Şimdiyse otuzlarımın sonlarındayım. Bu on küsur sene içerisinde üretmek ve düşünmek için çok zamanım oldu. Akış içerisinde gelişip, büyüdüm. İşlerim de benimle şekil değiştirdi. Bu, duraklı bir yol değil; bir yere ulaşıp orada beklemiyorsunuz. Sürekli hareket halinde olmaya devam ediyor işler.
Sanatçının üretmeye devam ettikçe farklı benliklerini keşfedebileceğine inanıyor musunuz?
Zaman ilerledikçe benim de öngöremediğim yeni yönlerim ortaya çıkıyor. Bu noktada, kendi işlerimin gelişiminin bir izleyicisi olduğumu söyleyebilirim.
Resimler ve sticker’larla başladığınız sanat yolculuğunuza üç boyutlu sanat eserleriyle devam ediyorsunuz. Gelecekte sizi neler bekliyor dersiniz?
Açıkçası bir çerçeve çizmek çok zor. Bir disiplin sınırlaması da koymuyorum. Fakat son yıllarda üzerinde vakit harcadığım ama izleyiciyle buluşamayan işler var. Performans ekseninde uçları videoya, sese, heykele dokunan işler bunlar. Üzerlerinde yoğunlaşıp nereye gidebildiklerine bakacağım.
Üçüncü boyuta; beden ve form algısına neden bu kadar yakın hissediyorsunuz?
Bir heykel yaratma süreci, doğası gereği fizikseldir ve malzemelerle, mekanla ve sanatçının bedeniyle doğrudan etkileşim gerektirir. Sürecin bu kadar fiziksel olması malzemenin direncini, aletlerin ağırlığını ve heykelin gelişen şeklini hissetmek gibi duyusal bir deneyimi de beraberinde getiriyor. Sanırım bu kaçınılmaz bir sonuç.
Şişme heykeller hangi noktada denkleme dahil oldu?
Şişme prensibini heykellerde kullanmak, üretimimin en başından beri var. İlk sergimde dahi şişme heykel denemelerim vardı. O zamanlar folyo balonları keserek ve biçerek kolaj heykeller yapıyordum. Zaman içerisinde detaylanıp teknik olarak geliştiler.
Martch Art Project ile nasıl bir ilişkiniz var? Birbirinizi beslediğinizi, birbirinize alan açtığınızı düşünüyor musunuz?
Bu birlikte yaptığımız ilk sergi ama ilk proje değil. Geçen sene Piyalepaşa’da bir performans gerçekleştirmiştim ve ek olarak beraber sayısız fuar geçirdik. Birlikte çalışmaktan keyif alıyoruz.
Son serginiz “Bu Biraz Leke Bırakabilir”in izleyiciler üzerindeki etkileri nasıl sizce?
Son dönemdeki işlerimin bir kısmı atölyeden çıktı ve kendine geçici bir alan yarattı. Sergi, galeriye giren izleyicilerle tamamlanıp, bir deneyime dönüşüyor. İşleri ürettikten sonra seyircilerin yaşadığı deneyim üzerinde bir söz sahibi olmadığımı düşünüyorum. İzleyicinin bakma ve görme hali her seferinde değişiklik gösteriyor.
Farklı medyumlarla, materyallerle çalışmanın avantaj ve dezavantajları nelerdir?
Benim gözüm malzeme ve teknik konusunda hep aç. Sürekli bir şeyler deniyorum ve her yeni malzeme başka bir kapı açıyor. O süreç benim için atölyenin en keyifli kısımlarından biri. Çalışmanın doğal eklemlenmiş bir parçası artık bu noktada.