WOODY ALLEN, GÖZLÜKSÜZ
Sene, bin dokuz yüz altmış beş. Washington D.C.’nin meşhur kulüplerinden “The Shadows” sahnesinde, ikonik gözlüklerinin ve 60 yıllık sinema kariyerinin birkaç yıl gerisindeki Woody Allen, ‘stand up’ gösterisi için hazır. Henüz 30’larının başında bir komedi yazarı. Mizah dergilerinde yazıyor, ara ara televizyona çıkıyor, skeçler yapıyor. O kadar.
Dili sivri ve hızlı, entelektüel meraklarını basit ve yer yer geyik espri malzemelerine dönüştürmekte oldukça yetenekli. İsveç filmlerinden, İsveçlerin yemek konusundaki tuhaf tutumlarından, Superman kültüründen, Eggs Benedict yemeklerinden, bilim kurgu senaryolarından bahsediyor; yer yer otobiyografik. New York’un ‘art house’ sinema salonlarını dile doluyor, bohem arkadaşlarını karikatürleştirmekte bir sakınca görmüyor. Üzerine koca bir kariyer inşa edeceği kadın-erkek ilişkilerine dair gözlemleri henüz ‘çekirdek’; aralara, çerez niyetine serpiştiriyor, seyirci kahkahaları kayıt kalitesini zorluyor.
Netflix, Amazon gibi ‘streaming’ kanalları günümüz stand up şovlarına bol keseden yer vermeye başladığı dönemde, ‘stand up’ kültürünün (ve tabii Woody Allen’in) nereden nereye geldiğine şahit olmak adına önemli bir kayıt. Türünün (ve kaldıysa hala Allen’in) meraklıları için iz sürmeye değer bir plak.