YIL BİTMEDEN PARİS’E

Tarihe, sanata, güzelliğe tutkun şehir Paris, 2023’te dünyanın en çok konuştuğu sanat destinasyonlarından biriydi. Yeni fuarlar ve yeni yatırımlarla güçlenen Paris, 2024’ün ilk aylarına uzanan sergileriyle yıl sonunda kendisini şehirde bulanlara adeta bir Paris retrospektifi sunuyor.

Paris’in kültür-sanat çevreleri, şehri bir sanat destinasyonuna dönüştüren yeni mekanlar ve sergilerle meşguldü bu sene. Şehrin sağ yakasındaki Avenue Matignon ve bir zamanlar butik kabul edilen Le Marais, uluslararası galerilerin yeni sığınağına dönüştü. Milyarder François Pinault’nun dahi çocuğu Bourse de Commerce kuşkusuz 2023’ün yıldızıydı. Soluksuz bir 2024 programı lanse eden sanat alanı, Paris’teki diğer sanat oluşumlarının iletişim stratejilerini yeniden düşünmelerine de önayak oldu.
Fondation Cartier, önümüzdeki yıl Louvre des Antiquaires’de daha geniş bir mekana taşınmaya hazırlanıyor. 2025’ten 2030’a kadar yenilenme çalışmaları sebebiyle kapalı olacak Centre Pompidou da son açık yıllarında harika bir seçki sunuyor.
Şehri saran bu yeni enerjinin fitilini ateşleyen, 20-22 Ekim 2023 tarihleri arasında Grand Palais Éphémère’de düzenlenen Paris+ Art Basel organizasyonuydu. Hem fuar süresinde gösterimde olan ve devam eden hem de eş zamanlı açılan sergiler sunan Paris+ Art Basel sona ermiş olsa bile 2024’e kadar Paris’e yolu düşenleri bekleyen büyük sanat olayları da yok değil.

Modern Paris: 1905-1925

Petit Palais,14 Nisan 2024’e kadar

Petit Palais’nin 2014’te başlattığı Paris Üçlemesi, şehrin dünyaya bıraktığı kültürel mirasın izini sürmeye Modern Paris ile devam ediyor. Üçlemenin ilk ayağı, 2014 tarihli Paris 1900, City of Entertainment, Paris’in dünyanın gözünde lüks yaşamın simgesine dönüşmesini sağlayan Dünya Fuarı’na saygı duruşunda bulunuyordu. 2019’da yapılan Romantic Paris: 1815-1858 ise Napolyon’un 1815’teki düşüşüyle başlayan ve 1848’deki Şubat Devrimi’ne dek süren Romantik dönemi canlandırmıştı. Modern Paris ise Birinci Dünya Savaşı süresince ve sonrasında şehrin nasıl sanattan kopamadığını ortaya koyuyor. Marcel Duchamp, Tamara de Lempicka, Modigliani, Picasso gibi isimlerin yaklaşık 400 adet işi sergileniyor.

1900’lerin başında Paris’i hayal edin. Grand Palais’de her yıl büyük ustaların sergileri yapılıyor. 1909’da büyük modacı Paul Poiret, Avenue d’Antin’de harika bir malikaneye taşınıyor ve Picasso’nun Avignonlu Kızlar’ı ilk kez 1916’da burada sergileniyor. Zaten Picasso da eşi Olga’yla hemen ilerideki sokakta yaşıyor. (Sergide Picasso’ların evindeki yaşama dair özel ipuçları da var.) İnsanlar savaştan kaçırılan sanat eserlerini son bir kez görmek için Petit Palais’deki sergilere koşuyor. Aynı salonda 1925’te Modern Dekoratif ve Endüstriyel Sanatlar sergisinde art deco’nun doğuşuna şahit oluyorlar. 1925’te Josephine Baker, kabarelerde sansasyon yaratıyor. Savaş sırasında kadınların üstlendiği rolleri yüceltmeyi amaçlayan Modern Paris, 1920’lerde korse giymeyi bırakan kadınların özgürlüklerini ellerine almaya başladığı dönemlere de ışık tutuyor.

Bu kozmopolit başkentin benzersiz ve heyecan dolu tarihine ışık tutan Modern Paris, kronolojik sıralı sergileri ve yerleştirmeleriyle günümüzün modern Paris’inin temellerini atan kişilere ve olaylara şık bir saygı duruşunda bulunmamızı istiyor bizden.

Amadeo Modigliani: A Painter and His Dealer

Musée de l’Orangerie, 15 Ocak 2024’e kadar

1906’da Paris’e bir ressam olarak gelen Amadeo Modigliani, şehirde geçirdiği süre boyunca sanat kariyerinde ona yardımcı olacak pek çok kişiyle tanıştı. Sanat simsarı Paul Guillaume da onlardan biriydi. Şair Max Jacob aracılığıyla tanıştığına inanılan ikili, edebiyat ve şiire aşık, Afrika sanatına hayranlardı. Guillaume, ressamın Paris’in edebiyat ve sanat çevrelerinde meşhur olmasına yardımcı olmuş, sayesinde sanat tüccarlığı yapmaya başlamıştı.

Tanıştıkları 1914 yılından, Modigliani’nin hayatını kaybettiği 1920’ye kadar beraber çalışan ikilinin dünyaya armağan ettiği eserler ve daha fazlası, Amadeo Modigliani: A Painter and His Dealer sergisiyle, Musée de l’Orangerie’de sanatseverlerle buluşuyor. Yüzden fazla tablo, elli çizim ve düzinelerce heykelin görülebildiği sergi, genç sanat simsarı Paul Guillaume’ın elinden şehre yayılan eserlerden oluşuyor.

Mark Rothko

Fondation Louis Vuitton, 2 Nisan 2024’e kadar

1999’dan bu yana Fransa’da düzenlenen ilk Mark Rothko retrospektifine davetlisiniz. İzleyicisiyle renkler aracılığıyla kusursuz diyalog kurabilen sanatçının hayatının en önemli 115 eseri, Fondation Louis Vuitton’da bir araya geliyor. 1930’larda ağırlıklı çalıştığı New York metrosu manzaralarıyla başlayan sergi, 1946’daki soyut dışavurumculuk döneminin başlangıcıyla açılışı yapıyor.

Rothko hakkındaki en meşhur hikayelerden biri, 1958’de kendisinden istenen duvar resimleriyle ilgili olandır. New York’taki Seagram binasının Philip Johnson tasarımı Four Seasons restoranı için bir seri komisyon edilen Rothko, bir sebepten dolayı işleri teslim etmekten vazgeçmiş, 11 yıl sonra 1969’da bu resimlerin güncellenmiş versiyonlarını Tate Gallery’ye bağışlamıştı. Retrospektifte bu ünlü resimleri görme şansına da sahibiz. Sergide, Rothko’nun tamamlanmamış son kırmızı tablosunu da görmek mümkün.

Van Gogh in Auvers-sur-Oise: The Final Months

Orsay Müzesi, 4 Şubat 2024’e kadar

Dünyanın en iyi ressamlarından biri olmasına rağmen hayatın getirdiği trajedilerle baş edemeyen ve acılarını tuvale dökmekte en usta isimlerden birine dönüşen Van Gogh’un yaşamının son iki ayına odaklanan bu sergi, sanatçının yaratıcı zekasının geldiği uç noktaları yakından görmek için birebir. Paris yakınlarındaki Auvers-sur-Oise kasabasında yaşayan Van Gogh, buraya taşındıktan sonra içindeki cevheri bir kez daha keşfetmiş ve ortaya başyapıtlar çıkarmıştı. Şimdi, hepsi 1890 tarihli Auvers’deki Kilise, Adeline Ravoux ve Çiçek Açan Kestane Dalları gibi şaheserler, çeşitli koleksiyonlardan derlenerek bir Orsay’da bir araya geliyor.

Mythologies americaines

Bourse de Commerce,22 Ocak 2024’e kadar

Pinault Collection tarafından desteklenen seçkisiyle 2023-24 kış sezonunu Amerikan Mitolojileri başlıklı bir sergiler serisine ayıran Bourse de Commerce’de, modern Amerikan sanatının farklı jenerasyonlarını, savaş sonrası hayata ışık tutan eserleriyle bir araya geliyor. Amerikalı görsel konsept sanatçısı Lee Lozano’nun Strike’ı bizi 1960’lara götürürken, kalıplara sığmayan ve 20. yüzyıl sonunun en ilham verici sanatçılarından biri kabul edilen Mike Kelley, Ghost and Spirit ile 1970’lerin pop estetiğini gözler önüne seriyor. Hayatı boyunca sanatçı, yazar, yayımcı, eğitmen ve eleştirmen gibi kimliklere bürünen Mira Schor, feminist sanatına yaptığı katkılarla Moon Room sergisinde 1980’leri temsil ediyor. Ser Sarpas ise Alejandro Amenábar’ın The Others filminden ilham aldığı I Fear sergisiyle 2010-2020’lerin kalıpsız sanat akımlarına gönderme yapıyor.

Chagall, Paris-New York

Hall des Lumières

Adını, sanatçının hayatında büyük yer tutan Paris ve New York şehirlerinden alan sergi, Chagall’ın yaşamını, yaşadığı dönemin detaylarını, sanatını, sanatsal çıkmazlarını ve daha pek çok detayı muhteşem bir dijital görsel şölene dönüştürüyor.

Paris’e 1910’larda ayak basan genç Rus sanatçı, burayı evi kabul etmiş ve uzun yıllar şehrin dinamizmini deneysel eserlerine entegre etmekten vazgeçmemişti. Hall des Lumières duvarlarında dijital dokunuşlarla canlanan Chagall eserleri, Rus kültüründen, İncil’den, fabllardan, operadan ve daha pek çok referans noktasından besleniyor. 20. yüzyılın inişli çıkışlı başlangıcına tanıklık eden sanatçının yaşamına uzanan bu dijital yolculuk, oldukça zihin açıcı.

Henry Taylor: From Sugar to Shit

Hauser & Wirth, 7 Ocak 2024’e kadar

Avrupa’nın farklı şehirlerinde varlık gösteren İsviçreli modern ve çağdaş sanat galerisi Hauser & Wirth, Paris’teki ilk sergisini çağdaş sanatçı Henry Taylor’a adıyor. From Sugar to Shit’te izleyicisini çok yönlü bir anlatımın içine sokan Taylor, tarih ve pop kültür referanslarıyla dolu eserleriyle insanlar arasındaki bağ kurma eylemi üzerine eğiliyor. Sergisi için 2023 yazında Paris’te üretim yapan Taylor’ın görücüye çıkan eserlerinin DNA’sında Paris olduğunu söylemek mümkün. Özellikle Orsay Müzesi’ni mesken tutan sanatçı, Fransız kültürü ve tarihinden, Fransız sanatçılardan fazlasıyla beslenmiş.

Paris’e gitmişken:

  • Kasım ayında düzenlenen sonbahar festivali Festival de l’Automne süresince, görsel sanatlar, müzik, sinema ve tiyatro alanında pek çok etkinlik düzenleniyor.
  • Aralık ayında şehrin farklı noktalarındaki küçük galeriler ve sanatçılar, kapılarını ziyaretçilere açıyor ve atölyeler, kurslar, özel satış etkinlikleri gibi fırsatlar sunuyor. Seiziem’Art oluşumunun 16. Bölge’deki Open House etkinliği de bunlardan biri.
  • Geçtiğimiz yıllarda yangın geçiren Notre-Dame Katedrali’nden kurtarılan 120’den fazla eser, 29 Ocak 2024’e kadar Louvre Müzesi’nde, The Treasure of Notre-Dame Cathedral sergisinde görülebilir.