YAPAY ZEKA İLE SANATIN YENİDEN YORUMU

Yapay zeka ve sanat ilişkisi, 2000’li yılların başından bu yana süregelen bir tartışma konusu. Ancak bu teknolojide yaşanan gelişmeler ve geçtiğimiz birkaç yılda ortaya çıkan yeni uygulamalar sanat ve yapay zeka ilişkisini çoktan bir adım ileriye taşıdı bile.

Bir resmin bin kelimeye bedel olabileceği söylenir. Teknolojinin hızla geliştiği günümüzün dijital dünyası da bu iddiayı doğrular nitelikte uygulamaları önümüze seriyor. Elimize fırça almadan resim yapabileceğimiz yapay zekâ (AI) uygulamalarının, daha önce insanlar tarafından yapılan basit ve tekrarlanan görevleri yavaş yavaş devraldığı günlerden geçiyoruz. Hayatımıza giren en yeni teknolojilerden biri olarak tanımladığımız yapay zeka bazlı uygulamaları kullanan sanatçılar, başlarda bu uygulamaları projeleri için fikir ve ilham bulmakta zorlandıkları anlarda kullanmaya başlasalar da, son dönemde birçok sanatçı kendisini aynı zamanda “AI sanatçısı” olarak da tanıtmaya başladı. Sanatçılar, bu teknolojiyle şaşırtıcı görseller, nitelikli şiirler, şarkılar ve film senaryoları üretebilme imkanı yakalarken, ürettikleri eserlere koleksiyonerler tarafından talep oluşturmayı da başardılar. Öyle ki Christie’s’in yakın zamanda gerçekleştirdiği bir müzayedede, bir yapay zekâ sanat eseri olan “Edmond Belamy Portresi” başlıklı bulanık bir yüz barındıran eserin 432.500 dolara satıldığını bile gördük.

Yapay Zeka Gerçekten Sanat Eseri Üretebilir mi?

Yapay zeka hakkında araştırmalar ve tartışmalar devam ededursun, bu alanda teknolojilerin ve eserlerin de üretimi devam ediyor. Bu alanda gelişen uygulamalar ve üretilen eserler bu üretimlerin sanat eseri olup olamayacağı tartışmalarını da beraberinde getiriyor. Colorado Eyalet Fuarı’nın her yıl düzenlediği sanat yarışmasında, Jason M. Allen isimli sanatçı eserini bir fırça veya bir parça kil kullanmak yerine yapay zeka grafik programı Midjourney aracılığıyla üretmesi ve bu eseriyle ödüle ulaşması tepkiye yol açarken, diğer katılıcımlar tarafından hile yapmakla suçlandı. Bu uygulamalar birçok sanatçıyı kendi gelecekleri hakkında anlaşılır bir şekilde endişelendirse de, uzmanlar bu uygulamalar ne kadar gelişirse gelişsin, açık bir yönlendirme için insan düşüncesine ihtiyaç olacağını söylüyor. Uygulama geliştiricileri yapay zekanın artık çoğu insandan daha iyi sanat yapabildiğini, geliştirdikleri uygulamalarda da sanat dünyasındaki eksikliklere odaklandıklarını söylüyor. Bu alandaki ilklerden olan ultra gerçekçi çizim robot sanatçısı Ai-Da’nın yapay zeka tabanlı algoritmalarla birleşen mekanik yetenekleri çizim, boya ve hatta heykel yapmasına olanak tanıyor. Eserlerini yapay gözünü ve elindeki kalemi kullanarak üreten Ai-Da’nın “Unsecured Futures” isimli sergisi geçtiğimiz aylarda Oxford Üniversitesi’nde gerçekleşti. Gerçekçi bir bilinci, düşünceleri veya duyguları olmamasına rağmen serginin (insan) organizatörleri Ai-Da’nın gelişmekte olan teknolojilerin etiği hakkında önemli konuşmalar için bir temel oluşturduğuna inanıyor.

Geliştirilen Uygulamalarla Birlikte Üretilen Eserlerin Niteliği Artıyor

“Our transcendence adorns,

That society of the stars seem to be the secret.”

Yukarıda okuduğunuz iki mısra, daha önce karşılaştığınız hiçbir şiire benzemiyor. 19. yüzyıl şiirinin 20 milyon kelimesi üzerinden derin öğrenme sinir ağları aracılığıyla eğitilen bir algoritma tarafından yazılan bu satırlar Google’ın PoemPortraits adlı en yeni sanat projesiyle üretiliyor. Önerdiğiniz kelimeler arasından örnek bir kelime alarak benzersiz bir şiir oluşturan PoemPortraits, şiirinize bir selfie eklemenize bile olanak sağlıyor. Projenin yaratıcısı sanatçı Es Devlin, yapay zekanın mevcut ifadeleri kopyalamadığını veya yeniden işlemediğini, ancak karmaşık bir istatistiksel model oluşturmak için eğitim materyalini kullandığını açıklıyor. Yapay zeka destekli bir diğer mobil uygulama WOMBO Dream, kullanıcıların yazdığı kelimelere ve tercih ettiği stillere göre görseller oluşturmaya imkan tanırken, Disney Research Studios, kullanıcıları saniyeler içinde yaşlandırabilen Fran adlı uygulamasıyla öne çıkıyor. Gelişen bu teknolojilerle birlikte yeni sanat yapılarını da deneyimlemek mümkün oluyor. Tasarımcı Ariadna Gimenez’in geliştirdiği Gaudism uygulaması, Antoni Gaudi’den ilham alarak Katalan Modernizmi’ni farklı ölçeklerde araştırıyor. AI destekli bir platformla geliştirilen yapı dalgalı formu, pastel tonlarından oluşan renk paleti ve doğayla yarattığı bütünlükle Katalan Modernizmi’nin yarattığı dinamizme odaklanıyor. Dali Müzesi’yse son sergisinde ziyaretçilerinin rüyalarını sanata dönüştürmek için metinden görsel oluşturan yapay zekâ aracı DALL-E’yi kullanıyor. Goodby Silverstein & Partners imzalı sanat projesinde adı verilen deneyimle ziyaretçilerden yakın zamanda tekrar eden veya favori rüyalarını tarif etmeleri isteniyor. DALL-E bu noktada devreye giriyor ve ziyaretçilerin kişisel rüya anlatımlarından foto-gerçekçi görüntüler ortaya çıkarıyor.

@christiesinc christies.com
@jason_m_allen
midjourney.com
@aidarobot ai-darobot.com
artsexperiments.withgoogle.com/poemportraits
@esdevlin esdevlin.com
dream.ai
studios.disneyresearch.com
@ariadna.lab
@gaudisim.ai
@openaidalle openai.com/product/dall-e-2