Christian Liaigre
Christian Liaigre, tasarımlarında adeta bir terzinin müşterisine uygun ölçülerde, zevkine hitap eden bir elbise dikmesi gibi ilmik ilmik kişinin ruhunu, minimalist ve estetik tarzıyla harmanlayarak mekanlara işliyor. Ne biraz büyük ne de biraz dar tam olarak sahibine özgü, bulunduğu yere uyumlu mekanlar tasarlıyor. İç mimarinin ‘Haute Couture’ü Christian Liaigre tasarımlarının lüks olarak anılması hiç de şaşırtıcı değil…
1943’te Fransa’nın La Rochelle kentinde doğan iç mimar, 17 yaşında Paris’te bulunan ‘École Nationale Supérieure des Beaux-Arts’ (Ulusal Güzel Sanatlar Okulu) ve ‘Ecole Nationale Supérieure des Arts Décoratifs’ (Ulusal Dekoratif Sanatlar) bölümlerine katıldı. Bu sırada kendisini Constantin Brancusi’nin eserleriyle buluşturan Alberto Giacometti ile tanıştı. Bu iki sanatçının eserleri, Christian Liaigre’nin yolculuğunda her zaman önemli ilham kaynakları oldular.
Vendée’li bir ailenin oğlu olan Christian Liaigre’nin ailesinin at yetiştiriciliği ile uğraşıyor olması zaman zaman tasarımlarında kullandığı detaylarda güçlü bir şekilde hissediliyor. Yine doğduğu yer La Rochelle’in bir liman şehri olması, bazı tasarımlarındaki denizcilik etkisini açıklıyor.
Liaigre, eğitimini tamamladıktan sonra ailesi ile beraber at yetiştiriciliği yapmak üzere Vendée’ye geri döndü. Kır yaşamına yapılan bu geri dönüşün aslında tasarımcının gözlerinin yeniden açılmasını ve işine olan aşkını bir kez daha farkına varmasını sağladı. Liaigre Paris’e döndükten sonra Nobilis Fontan’da tasarım direktörü olarak çalışmaya başladı. Sonunda, kendi mobilyalarını sunmasına izin vermeyecekleri için Nobilis’ ten ayrıldı. 1985’de Paris’te ilk galerisini açarak, zarafet içerisinde zanaatkarlıkla ürettiği proje ve tasarımlarını dünyaya tanıttı. Paris’in sol yakasındaki Hotel Montalembert ve Manhattan’daki Mercer Hotel’in yanı sıra çok sayıda özel ev ve yat için iç mekân tasarımları yarattı. Müşteri listesinde sanat tüccarı Larry Gagosian, sanatçı Marina Abramovic, moda tasarımcıları Calvin Klein ve Karl Lagerfeld, otelci Ian Schrager ve müzisyen Bryan Adams göze çarpıyor.
1997 SoHo’da açılan ‘The Mercer’; Los Angeles’taki ‘Chateau Marmont’un New York’taki kardeş oteli ve otel sahnesinin tanınmış ismi André Balazs’ın ikinci projesi olarak biliniyor. Mercer Oteline ait bina, ‘Romanesque Revival’ (Romanesk canlanma) mimari stili ile, 1890 yılında inşa edilmiş bir yapı. ‘The Mercer’ bir otel olmadan önce sanatçıların stüdyolarına ev sahipliği yaparak var olmuş bir miras. Otelin müşteri portföyüne baktığımızda, o günden bugüne prestijli olmak için çok da çaba sarf etmemiş gibi. Sanki binanın kendisinde bir asalet ve çekicilik varmış; her koşulda sanatçı ve ünlü akınına uğramış. ‘The Mercer’, tipik New York iç mimari tasarımının şehirdeki en iyi örneklerden biri. Kırmızı tuğla duvarları, çağdaş mobilyaları ve Manhattan manzaralı odaları minimalist lüksün somutlaşmış hali.
New York’taki ilk mağazasını 2012’de açan Liaigre, son showroom’unun kapılarını ise yine burada Manhattan’ın kalbinde 2018 yılında açmıştı.
Otuz beş yıllık bir kariyer ve etkileyici bir müşteri listesi sonrasında, Christian Liaigre günümüzün en çok aranan tasarımcılarından biri haline dönüştü. Bir zamanlar Vendée’deki o küçük çiftlikte atlara bakan çocuk, şimdi tasarım dünyasında büyük etki ve ilham kaynağı olan ölümsüz bir isim. Evlenmiş ve bir erkek çocuğu sahibi olmuş olan Christian Liaigre, geçtiğimiz ay hayata veda ederken imzasını bıraktığı şık mekanlarda yaşamaya devam edecek.