RENKLERİN BÜYÜLÜ KARMAŞASI
Rengarenk bina cepheleri, tıklım tıkış eski kitapçıları, tek tek elle yerleştirilmiş ufak kaldırım taşlı yolları, insanın aklını başından alan müzeleri, daima güler yüzlü insanlarla dolu sokakları, şarapları ve deniz ürünleriyle Akdenizli olmanın dayanılmaz hafifliğini yaşatan Lizbon.
Yürürken gördüğünüz renkli seramik ve çinilerle kaplanmış her binanın cephesine dokunmak, önlerinde bir kaç dakika durup desenlere ve renklere kendinizi bırakmak istiyorsunuz. Şehir kesinlikle ya yürüyerek ya da şehrin bir ucundan diğerine giden farklı tramvaylara binip dışarıyı izleyerek keşfedilmesi gereken bir atmosfere sahip. Gözlerinizin, damağınızın ve ruhunuzun bir sonraki Lizbon seyahatiniz için size ısrarcı olacağından emin olabilirsiniz.
Ericeira : Lizbon’dan arabayla yarım saat uzaklıktaki bu sahil kasabası yılın büyük bir bölümünde dünyanın dört bir yanından gelen sörfçülerle doluyor. Kuzey Atlantik Okyanusu kıyılarındaki dalgaları yakalamak isteyen sörfçüler Ericeira ve civar kasabalarda lokal nüfusun sayısını bile aşabiliyor.