Kestane
Babamla, Karaköy’den Tünel’e oradan İstiklal’e uzanan yol boyunca köz mısır ve kestane kokularıyla mest olup, 50 gr. kestane ile tüm caddeyi yürürken etrafı merak ve şaşkınlıkla izlerdim. Uzun saçlı metalci abileri, rengarenk giysileriyle punk ablaları, kalabalık ve keşmekeş içinde yürürken birbirine karışmayan insanları, Yeşilçam kahvesinde verdiğimiz molaları hatırladıkça mutlu olurum. Bugünlerde o çocuk aklımla farkında olmadan bir kültüre, adaba alıştığımı hissediyor ve iyi ki diyorum, teşekkürler baba.
Şimdi eski günleri mumla arasam da hatıraların aklıma kazıdığı değişmeyen güzellikler var ki kestane de bunlardan biri. Profesyonel mutfağa girene kadar közde ve sobada pişirmek dışında nasıl tüketildiğini bilmediğim ama öğrendikçe, uyguladıkça geçmişe saygı şimdiye sevinçle bakarak kullandığım bir ürün. Çorbası, pilavı, şekeri, tatlısı ve daha nice kullanım imkânı olan kestane, kış mevsiminin diğer ürünlerinden bir adım önde duruyor. Çünkü onda geçmiş var, sokak kültürü var, yeni yıl var, en önemlisi hatıralar var. Bu minik anıyı bana hatırlatan kestane vesilesiyle umut dolu, huzuru bulabildiğiniz ve yeni anılar biriktireceğiniz bir yıl dilerim. Mutlu seneler.