KIRMIZI LAHANA
Şair Turgut Uyar’ın ‘denge’sini bozan alı al, moru mor o güzelim lahanalar olabilir mi? Kimisinin “kırmızı lahana denir ona” iddiası, kimisinin “hayır, bal gibi mordur” çemkirmesi, kim bilir, belki de Uyar’ın dengesini ta ilk dizeden bozmuştu. Neden olmasın… Lakin, rengi de tadı da şiir gibi bulunur. Yazar-çizerlerin kendisine laf atıp durmasıyla bilinir.
Burada, Mark Twain’ın, sırf karnabaharın haşmetliğini övecek diye güzelim lahana ailesini, toprağın dibine gömdüğü meşhur sözü anmadan olmaz: “Karnabahar, kolej eğitimi görmüş lahanadan başka bir şey değildir.”
Twain’in ‘cahil’ demesine bakmayın siz. Dedikleri gibi beden ruhun aynasıysa ve sebzeler için de aynı laf geçerliyse şayet, kendi labirentinde kaybolmuş, kafası çok karışık, içine kapanık bir sebzeyle karşı karşıyayız. Sağlam bir bıçakla ortadan ikiye bölün, görün doğanın güzelliğini ve eşsiz karmaşasını.
Gıyabında konuşmamızın makul gerekçeleri var. Şayet, oldu da bu sitede bir mutfak malzemesi yazısıyla burun buruna geldiniz; bilin ki, bunun altında yatan iki gerçek var. Bir: O sebze-meyve şu an tam mevsiminde; havasından geçilmiyor, tadından yenmiyor, “mevsiminde tüket”ciler olarak bize de bunu hatırlatması düşmüştür. İki: “Paper” editörleri, fotoğrafçı İbrahim Özbunar’ın çektiği kareye bayılmış, kamera karşısındaki güzelliğine aldanmış ve sırf içiniz açılsın diye etrafına dilim dilim methiye dizip size servisini yapmıştır!
Kendisini en formunda, en ‘mor mor’ yakalamışken, fırsattan istifade ne yapmalı diye merak edenler için:
Hiç çekinmeyin…
Suyunu çıkarın.
Turşusunu kurun.
Olmadı, sofranıza/muhabbetinize meze edin. Ev yapımı mayonez, süzme yoğurt, ceviz ve sarımsakla birlikte!
Tüm bunları hem gerçek hem mecazi anlamda yapın.